Bi akşam pelin ile yemeğe çıktık. şarap falan tadıyoruz ben arada italyanca konuşuyorum zaten sohbetimiz upper intermediate. hayır ikimiz de türküz, ama sohbet ingilizce, neden mi hem enteliz hem zengin. tarih, sanat ve edebiyat hakkında konuşuyoruz. o kadar enteliz ki masaya camus gelse, sartre gelse yadırgamayız. ama masaya nurgül geliyor ve yadırgıyoruz. ben hemen nurgül ile sinema hakkında konuşmaya başlıyorum. nurgül ile çok iyi anlaşıyoruz pelin sıkılıyor. pelin’in şimdi vücudu atar diyorum nurgül kahkahayı basıyor, ilahi airborn’um benim, diyor. pelin uyuyor. hesabı da ona kitleyip kalkıyoruz masadan. eve giderken nurgül’e iğrenç espriler yapmaya devam ediyorum. nurgül her boka gülüyor, cem özer ile niye evlendiğini şimdi daha iyi anlıyorum. sonra özcan deniz ile olan asmalı konak dizisi geliyor aklıma. o an hayattan soğuyorum. pelin diye ağlamaya başlıyorum….
uyandığımda, tarihin arka odası açık kalmış tv’de , murat bardakçı’yı görüyorum. yanında pelin batu var. insan rüyasında italyanca konuşur mu ulan. bi de o masaya camus gelse sıkılır bu ne kasıntılık bee !