Bir yanım sonbahara aitmiş gibi yavaştan dökülüyor,
Bilhassa neş’em,
Bir daha hiç gülemeyecekmişim gibi sökülüyor,
velev ki basıyor sırra kadem,
Somurtmak harici mimiklerim dökülüyor,
Sonbahara aitmişim gibi,
Ağıtlar yükseliyor, halim alçalıyor,
Ruhum yanık seslerdeki kırgınlığa aldanıyor,
Korkulacak bir şey yok belki de,
Ancak bir yanım sonbahara aitmiş gibi ölüyor,
Bir müddetliğine değilmiş gibi, değişmeyecekmiş gibi,
Neş’e yangınım sönüşüyle bu ölüme eşlik ediyor,
İçinde nice sırlar saklıyor şu mevsim,
Kederin serzeniş mevsimi bu, bilir her hissî,
Yüklü bir kara bulut timsaliyim, hüznüm yağıyor,
Yeniden dirilecek olsam bile hiç bir damlamı hafife alamam,
Beni..beni bitiriyor ve üzerine yağdığım herkesi,
Bitmek ve dirilmek kısır döngüsü,
Şahidiz, birbirine bağlı her yaşam öyküsü, olay örgüsü.
Küsme, darılma, zira bu zoraki bir hüzün değil,
Çok canlı, çok diri, ancak ölü,
Küsme, darılma, zira kendimizi sonbahara teslim etmeliyiz gibi,
Yaşaracaksa gözlerimiz, gök yüzü kara bulut, yer yüzü acı gölü.