Satürn’ün halkalarını düşündüm öyle sayısızmışçasına çok ve kimilerince düzensiz. Ne çok düşündüm, kim varsa güzel bulduğum Satürn’ün yerine koydum. Yamacında dinlenilebilecek sayısız halka tahayyül ettim. Oysa ben görece daha kıyı köşede kalmış ölü bir yıldızdım.
Anılarım saçtığım ışık gibi demet demet zamanlar silsilesi öncesinden kalmaydı ve halkam falan yoktu. Ölü dinginliğim vardı yalnızca. Bir an dinozorlarla ortak bir zamanı paylaştığımı hayal ettim ve ışığım Dünyalılar’ın şimdiki zamanına değiyordu. Bir an olsun düşününce değerli hissettim.
Ben ölü bir yıldıza dönüşmüştüm bir yıldız balinasından. Geçmiş ve gelecek döngüsü bu denli kaotikken belki bir med-cezir zamanı uluyacak kurdum ve yeniden yıldız balinası olacağım.
Bu yazıyı yazıyorum çünkü kendimden kaçmaktan yoruldum. İki satır da olsa varlığım satırlara dokunsun istedim. Kuşlar mesken tutmasa da zorda kalınca uğrasın istedim içime. Bir kez olsun pes etmeden evvel savaşmak yerine dans etmek istedim. Böylesi haklı kılacaktı belki davamı.
Yazıyorum çünkü gazete yazılarından uzaksam da; okumak, anlamak ve sorgulamaktan dirhem ayrı değilim. Cüceler ülkesinin devi değilim, devler ülkesinden.. oraya henüz hiç girmeyelim derim satırlarımda nazarı gezen okuyucum.
Susmalıyım ben, fakat yaşıyorsam susamayanların hatrına yaşıyorum belki. Fiilime, eylemime, durumuma, duyguma işliyorum çünkü susulmayanları.
Kırık bir çember bu ve ben bir gün belki ağaç kovuğunda yeniden, kurdum uluduğunda bir yıldız balinası olacağım; o sıra benden nice zaman evvelinden yansıyan son ışıklarla..
Selam olsun sizlere, şimdilik susuyorum, susuyorum çünkü kelimelerimi doğru seçmeyi unuttum, unutmuşum.