Maviş, kaç gün oldu ağzını bıçak açmıyor. Darıldın mı Hayal Deniz’ine? Yoksa Martılar mı kırdı kalbini?
Daha neler!
Benim Martıyla ne işim olur?
Ne hayal!
Ne de gerçek!
Deniz’e de girmem.
Çimmek için bana yağan yağmurda, öküz ;)) izine biriken bir avuç su birikintisi yeter.
Abdest almam.
Gusül bilmem.
Bu akşam yoktun kafesinde.
Ne o?
Sen benim özel hayatımı mı araştırdın?
Bu hakkı sana kim verdi?
7/24 kafeste olmak zorunda mıyım?
Yanlış anladın beni Maviş!
Yoksa bu sabah ters tarafından mı kalktın?
Ne desem bozuk çalıyor, lafı tersinden okuyorsun.
Affedersin Hayal!
Akşam sevgilime buluştum. Nostalji olsun dedik, gece yıldızların altında bir gece geçirmeye karar verdik.
Vermez olaydık.
Hava çok güzeldi.
Yıldızlar uzansan tutacak kadar yakındı.
Bir ağacın dallarına kuş tüyü yatağı serdik.
Hem muhabbet ediyor hem de (?) yıldızların altında balayı yaşıyorduk.
Bu arada bi sürü Keçi baskına geldi.
Keyfimiz kaçtı.
Sabaha kadar rahat vermediler. Keçi gibi inatçı çıktılar. Sabaha kadar ağaç yapraklarını zıkkımlandılar.
Bir kısmı yerken bir kısmı geviş getirdi.
Tadımız kaçtı.
Ne bal kaldı ne de Ayı.
Sitemim sana değil elbette.
Hem uykusuzum, hem de moralim bozuk.
Haksız mıyım yani?
Benim yerimde sen olsan cinayet işlerdin vallahi cinayet.
Maviş berbat bir gece geçirdiğini bilmiyordum.
Keşke bana haber verseydin.
Bi çaresine bakardım.
En azından gelir Keçileri ağacın başından indirir, bir çardağa kapatırdım. Fırsat bu fırsat der sütünü sağar, keçi yoğurdu yapardım.
Bilirim sen kuş sütünden başka süt içmezsin, keçi sütü ve yoğurdu yemezsin. Ama ben köylü çocuğum, sütünü içer yoğurdunu da yerim.
Kötü bir gece geçirmene şahsen üzüldüm.
Olan olmuş.
Yapacak gir şey yok. En iyisi sen kafesine çekil. Ben kapıyı örter, içeriye kimsenin girmesine izin vermem.
İyice dinlen.
Sonra seninle çarşıya çıkalım.
Sen salep seversin.
Tarçınlı salep söylerim sana.
Ne dersin?
Ne diyeceğim Allah derim. Kapıyı çekmeyi unutma. Beni kimse rahatsız etmesin Hoşaf gibiyim Hoşaf…