Sessizim, tek başıma. Feridun Düzağaç’ın söylediği şarkı kadar. Sensiz olduğumdan değil kimsesiz olduğumdan.
Biliyorum, tuhafım. Gözlerimin rengi bile birbirinden farklı. Biliyorum, ait değilim hiçbir yere ama sanki ait olduğum bir yer varmış da benim dışında herkes biliyormuş gibi hissediyorum. Doğal mı bu? Değil, değil mi? Ben doğal değilim.
Yağmur yağıyor. Çöpün yanında oturuyorum. Burada oturuyorum çünkü gördüğümde tanıyormuşum gibi hissettim. Sanki burası o ait olduğun yerden bir parça taşıyormuş gibi. Şimdi birinin beni buradan sürükleyip götürmesini istiyorum. Ne yazık ki sokakta beni götürebilecek hiçkimse yok. Ayyaşlar bile yok, kediler bile yok. Sen bile yoksun artık. Gitmemen için nelerimi vermezdim! Gerçi hiçbir şeyim yok. Gururum bile yok şimdi.
İşten atıldım. Param da yok. Evim de yok, ailem de. Küçük ayıcığım bile yok. Sattım onu, parayla değil, biraz mutluluk karşılığı. Sokakta gördüğüm küçük çocuğa sattım. Elbiselerin var bir tek. İster misin lacivert hırkamı? İstemezsin, değil mi? Bir hatıra bile istemedin benden. Anımı bile kovdun.
Yine de gelme, zaten gitmelere alışığım ben. Hiçkimsenin hoşçakalı yoktur bana.
Büyük çöp kutusunun arkasındayım şimdi. Kıvrılmış yatıyorum. Islandı her yerim. Küçükken, geceleri, ‘uyanınca geçecek’ derdim kendi kendime. Son kez aynı yalanı söyledim. Islak duvara gülümsedim.
‘ Geçecek.’