”Beni terk edenlerin hepsi kapı oldu. Çünkü sırtlarını bile görmeye vaktim olmadı. Kapıyı çekip çıktılar ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kapıya dönüştüler..”
Hakan Günday-Piç
Bir başka yazar da “Yazgısı kaderine terkedilmiş bir oyuncağım demişti. “Ve Benim durumum doğduğum günkü kadar kötü ve hüzünlüydü.” demişti Bukowski de. Bana gelince; birkaç hafta önce gene terkedildim. Artık bir alışkanlık haline dönüştüğü için kayıtsız kalmaya devam ettim ve neredeyse hiçbir tepkide bulunmadım. Hayatın her anlamda güzelleşmeye başladığını düşündüğüm anda bir tuzağa daha yakalandım. Beni ağına çeken o kadın avcı, ben ise av’dım onun için. Onu hiçbir zaman sevmeyen adamdan ayrıldığı gibi gelip beni ağına düşürdü. İçimde neredeyse körelmiş ne varsa hepsini yüreğimin tozlu raflarından indirip sundum ona. Kendimi sundum, hayatımı, zamanımı, en güzel sözcükler sundum karşılığında hiçbir şey beklemeden. Bütün bunların toplamı eşittir: şu elimdeki bira şişesi ve küf tutmuş hüzünlerim, ha bir de içinde ”Bırakıp gittiğin gibi deniz mavi, gök yeşil mi” diye sözlerin geçtiği ölümcül bir şarkı..
Hayatımın toplama ve çıkarmasını yaptığım bu gecede yanımda bana yardımcı olan tek bir sırdaşım varsa o da yalnızlığımdır. Nereye gitsem peşimdedir. Sokakta, çarşıda, Avm’de, otobüs duraklarında; her nerede hüzün yaşanıyor ve yaşatılıyorsa. İnsanoğlu medeniyetin kurulduğu günlerden beridir hep yalnız.. Doğmadan önce anne rahminde yalnız.. Doğduktan sonra beşikte, büyüyünce karanlık gecelerde, yaşlanınca huzur evinde ve ölünce mezarda.. Yazgısında yalnızlık olan bir canlı türünün sürekli bir koşuşturmacada olmasının ne anlamı var ki? Bu yüzden bu kadar kayıtsız kaldım dışarıdaki yaşama.. Ayak uyduramadım, kendimi yalnızlığıma ve ucuz içki şişelerine hapsettim.. Bir de Jack Kerouac’ın ”Yolda” kitabına..
Ve beni terkeden kadınlara gelince; hepinizle yüreğimde kurduğum mahkemelerde hesaplaştım. Hepinizi müebbet cezasına çarptırdım ve hapsettim tek tek.. İçlerinizden sadece bir kaçınız firar etmeyi başardı. Geri kalanlar orada yaşadıklarından habersiz günler, haftalar, aylar ve yıllar geçirmekteler. Bir gün azad edeceğim hepinizi çünkü o gün geldiğinde ÖLMÜŞ OLACAĞIM…