Tuvalimde aşkın binbir tonu olsun:
Güneş doğmazdan önce çıkan şafak rengi,
ve sakin bir denizin maviliği bulunsun.
Çınar ağaçlarıyla dolu bir orman yeşiliği,
koca bir dağın tepesinde gözüken kar beyazı,
ve yağmur sonrası tüten kahverengi toprak kokusu dolsun.
Tuvalimde hem gece hem de gündüz olsun.
Bir yanda karanlıkta ışık saçan kuzey yıldızı,
kırmızıya çalan bir dolunay ve denize vuran yakamozu,
bir yanda da ufuk çizgisinden doğan güneşin kızıl ışığı,
rengarenk mükemmel gökkuşağı ve altın sarısı uçsuz bucaksız başak tarlaları…
Tuvalimde bir pencere var bakman için;
Buğulanmış cama çizilmiş bir kalp ve içinde ismin,
görüyor musun sokak lambası ışığında gözüken yağmur taneleri gibi şiirsel güzelliğin.
Bir adam fırtınada sırılsıklam dolaşıyor; işte o aşık aklını yitirmiş benliğim.
Bak tuvalimde rüzgarda savrulan sararmış yığınlarca yapraklar,
ve şimşekleri doğuran kara bulutlar var.
Tuvalimde bir yol çizili.
sadece iki kişilik mavi parke taşlarıyla döşeli,
ve kaldırımda bitmiş rengarenk güllleri.
Görüyor musun güneş ışığında el ele yürüyen iki kişiyi,
ah ne de güzel bakıyor onların gülen gözleri.
Tuvalimde bizim için bir ev duruyor.
pembe panjurları var ve bacasından duman tütüyor,
Bahçesinde açmış çiçekler,salıncakta çocuklar sallanıyor.
lakin tuvalimde bir şey eksik o da sen ve sensiz olmuyor…
seslendirmesinin de yaptım: