Bütün küffarlar dizilmişken İslam’ın karşısında; her yerde oluk oluk akıyorsa mazlumun kanı, hesabı sorulmuyorsa dünyada canın, söz bitmiştir artık. Aynı safta tutunamıyorsak birbirimize, aynı vatanda yaşayamıyorsak eğer, aynı bayrağın gölgesinde; aynı ezanın sedasında tutunamıyorsak gönüllerle, zulmün en büyüğü kendimizdendir.
Yaklaşık iki milyarlık nüfusa sahip bir İslam ülküsüne sahip bizler, toplu duramadıkça neyden şikayet ederiz ki? Biz ayrı kaldıkça, zalimin zulmü elbet devam edecek. Bizler Allahtan zalime zulmetmesini bekliyoruz. Ya Allah zalimle bize zulüm ediyorsa? ‘Siz bir olmayı öğrenemediniz, bunlar katımdan size uyarıdır’ diye sesleniyorsa bizlere? Dönüp kendimize bakmanın vakti gelmedi mi arkadaşlar?
Bölünmeye o kadar müsaidiz ki… Dünyayı Fransız İhtilaliyle milliyetlere bölenler, lokmalarını ufaltıp devletleri kolayca sömürdüler. Önlerine çıkan her şeyi yerle yeksan ettiler. O kafirlerin karşısındaki en büyük korkuları olan İslam’ı bölmeden durabilirler miydi? Onu da mezheplere; daha sonra da cemaatlere böldüler işte. Biz av olmaya bu kadar müsaitken; avcının kabahati var mıdır ağalar?
Bugün Yeni Zelanda olur, dün Suriye, ondan önce Irak, ondan önce Afganistan, Mısır, Libya ve yıllardır en kalbi yaramız Filistin… oluk oluk akan kan Müslümanların… Nereye kadar kör olacağız acaba? Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır; düşünmezler onunla; gözleri vardır, görmezler o gözlerle; kulakları vardır, duymazlar o kulaklarla. Onlar dört ayaklı hayvanlara benzerler, hatta daha da sapıktır onlar. Onlardır gaflette kalanların ta kendileri.(Araf 179). Biz bu ayeti imkan etmeyenlere indirildiğini düşünürüz. Peki ya Müslümanlar? Allah’ın kelamını anlayanlar; bunca kirli oyundan, düzensizlikten, çıkar ilişkilerinden neden bihaber davranırlar?
Evet Allah’ın vaadi haktır. Zalimler cehenneme mahkum edileceklerdir. Bizim düşünmemiz gereken onların sonu değil, vaat ortadadır çünkü. Bizim sonumuz ne olacak? Hak batılı illaki yenecek; Allah nurunu tamamlayacaktır. Bunca ayrılığın, kinin, menfaatin ve düzensizliğin içindeyken biz nasıl bu nuru tamamlayabileceğiz?
Lafı fazla uzatıp nutuk çekmek değildir derdim kardeşlerim. Biz bir olamadıkça o alçaklar her seferinde daha da üstümüze gelecek, canımı yakacaklar. Sözümü M. Akif’in şu satırlarıyla bitireyim: ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez; TOPLU VURDUKÇA YÜREKLER ONU TOP SİNDİREMEZ!’
VESSELAM…