Öyle vedalara şahit oldum ki; bitmek bilmeyen hüzün gemilerine boş gözlerle bakakalan insanlar oldu ardından. Bitmek bilmedi el sallamalar, son yolcuyu görüp el sallamalar. Gelgitli hayatın akıntısında batıramadık bir türlü son hüzün gemimizi. Ufka dikilmiş gözlerle hep bir kalan aradık. Vedaların içinde olanlar, içi veda olanlar ve her şeyi içinde yaşayanlar olarak. İçine kendine veda edenler…
Kavuşma ümidiyle mi veda eder insan? Kavuşmak olsun diye, daha fazla yabancılaşmamak için yeniden başlayabilme umudunun tercümesi midir yani? Yapılacak hiçbir şey kalmamışsa; geri gelmek için mi yoksa tekrar gidebilmek için mi vedalaşır? Diyelim ki böyle. O zaman ya el-vedalar? O kadar yabancılaştık ki el olduk artık, yele doğru gidelim bir çölün ortasında; tozlarımız bile karışmasın değmesin birbirimize demenin masumane hali midir? Neyi soruyorsun derseniz; ben de bilmiyorum sorgulama günüm herhalde bugün. Hepinizin içindeki vedalara selam etmek istedim. Kusurum olduysa hepinizin vicdanına sığınırım… Ben hiç veda edemedim dilim hep vuslata dönerdi benim çünkü. Bir yerlerde hep bir umudum vardı ama artık; bilemiyorum…
Bir bedenin vuslatı bir beden oluyor arkadaş. İkide yek olabiliyorsan; gönlü ‘tek’letebiliyorsan ne mutlu. Senin limanına veda uğramaz; emanet sahibine ulaşıncaya kadar.
Beceremiyorsan, olmuyordur arkadaş. Eğreti, tiksinç, köhne duruyordur bu hayat senin üzerinde; yakışmıyor demek ki birkaç yıl büyük bedenli hayalleri takınmak üzerine. Bir adım öteye gidemiyorsan demek ki hayatta bir kabiliyetin yok. Giy hüzün elbiselerini, doku gönlüne kış soğukluğunu; düşen her şey cemre değildir be arkadaş. Zamansız açmaya cesaret edersen soldurur bu hayat seni. O yüzden fazla imrenmeyeceksin. Haddini bileceksin; yerin haddinden daha değerli olsa da, o hududu geçmeyeceksin.
Yitirdiğim onca şeylerin ardında hep güzel el-vedalara oynattım kalemimi. Değerli olan her şeyiyle kalsın istedim. Beceremeyen olmak benimdi çünkü. Yeniden içimi dökebilmem de onun hissettirdikleriyle oldu. Ben Oğuz ATAY’ın kırılan hevesiyim işte.
Yeniden işlemeye başlayan kalemimim pasını alan vedama, en güzeliyle not etmek istedim sadece. Aynı yolda yürüyemedik; ama en azından yolun ardından bakabildik birbirimize. Teşekkür ederim vedam. Her şey için…