Kapatsam gözlerimi de uyusam
Veya
Veya yüz altmış beş kilometre
Uzaklıktaki bir kadının yanında bulsam kendimi
Kendimi bir masanın önünde
Çayımı yere dökerken de bulabilirim,mesela
Mesela kendimi yağmur yağmadan önce
Topraklarına gizleyebilirim dünyanın
Duvarlara sert bir darbe indirdiklerinde
Kendimi duvarlarda bulabilirim
Belki birkaç iş makinesi birkaç dozer
Başka,başka ne olabilir bilmiyorum
Bir darbeyle indirebilirler beni
Benden yeni şeyler yaratabilirler
Bazı şeylere ayak uydurmak için
Beni yok edebilirler
En yukarısı,bakın
Bakın dinlemeniz gerekiyor
Benle dünya arasında
Yahut ucu görünmeyen bir buğday tarlasında
Son çırpınışları ile bir balığın gözlerinde
Her şey dağılmış ise
Korkulacak onca şey var ki aslında
Haberim olsun bir sigara yaktığımda
Haberim olmalı bir sigara yaktığımda,ölümden
Bulamıyorum kendimi
Bilmiyorlar
Aslında bir şey için geldim,yapmadım
Ve çoğu zaman kendime inanamadım
Ben,ben bir deniz kıyısında
Zakkum gibi zehirlerken bulutlar geçmişimi
İşte o zaman kendime inanırım
Veya bir kış
Hastaysam eğer
Üstüne üstlük bir de ıhlamur içiyorsam
İşte bilin ki o zaman da kendime inanırım
Anlık bir şeydir bu,gelir geçer işte
Gerçi,gerçi çok şaşırıyorum
Bir insan nasıl inanırdı kendine?
Kollarımı kaldırabilseydim yine bir şey yapamazdım
Biliyorum
Sahi,söylüyorum işte
iki aralıkta kalmış kapı ile
İki ocak arasında kaldım hep
Ne kapıları kapattılar
Ne de belli bir ocağın üzerine konuldum
Zamansal bir dert benimki
Benimki biraz yapboz parçalarına benziyor işte
Her şeyi yerleştiriyorum
Yalnız kendimi koyamıyorum hiçbir yere
Bir bakmışım ki,şaşırıyorum
Kendimi duvarlarda buluyorum
Birkaç iş makinesi bir kaç dozer,dediğim gibi
Oysa geniş vadilerden ırmaklar akıyordu
Oradaydım ben
Ben hep oradaydım
Şimdi toz bulutları sarıyor olmayan evlerimi
Şimdi başımı beton yığınlarına koyuyorum
İki damla su birikse mutlu olduğumu hissediyorum
Hiç inanamıyorum kendime
Duygularıma da dadanıyorlar
Bir o kalmıştı,onları da siliyorlar
Zamansal bir dert benimki
Dediğim gibi
Başka ne olabilir
Bilmiyorum..