Bir anahtar deliği, kapı aralığı
Aydınlığı yok mu bıraktığı gözlerinde gecemin
Gökler delinse
Boğsa yaşlarını yaşlı kadınların sessiz hıçkırıklarında
Buruşmuş elleri, göz kenarlarındaki kırışıklıklarda dinmiş serseri günleri
Sağ gözün gördüğünü görür mü sol gözlük camı
Kırağı tutmuş sağ yanın sarar mı sol yanımın kanadıklarını
Saçlarını öpse çatlamış dudaklarım
Örsem yalnızlığımı, versem sırtına
Isıtır mı, korkularını yakar mı bensizliğin
Git şimdi
Yuvarlan kucağımdan
Uykuya dalsın ellerim
Gözlerim duymasa kokunu
Görmese kulaklarım
İşitmese burnum gözlerimin kokladıklarını gördüklerini kulaklarımın
Bir olur mu
Sen olur mu bende dokunup bildiklerim
İçime dokunuyorsun
Canım gibi cayır cayır yanıyor kelimeler
Nemlenmiş kibrit çöpleri gibi için için
Sen, sen içim
Yağmur yemiş bir kibrit kutusu dışım
Seni kokuyor dumanı, seni tütüyor sigaram
Bulutlar yağıyor yağmurlardan
Seceresine saysam zamanın
Sövsem, en süslü küfürlerini
Savursam cımbızla
Ojeleri sıyrılmış bir Yosmanın
Ruhunu çeker gibi tırnak aralarından
Çekip alsam seni, sıyırsam ölü yıldızların zifiri karanlığından
Ölü doğan bebeklerin donmuş gözyaşlarına hapsetsem geceyi
Gülüşlerimle buluşturur musun gözlerimin etrafındaki çizgileri
İçimden geçiyorsun, kendimden geçiyorum
Beni bilmesem ne olur?
Ben benden gittim çoktan
Azar azar geçtim yoktan
Yağmur başlar birazdan
Sen kapat pencerelerini