Bir dünya içtim bir gece. Her gece olduğu gibi. Dünyamın başıma yıkıldığı yere gidip kendimi nasıl öldüreceğim konusunda düşündüm yine. Zaten yaşıyor da sayılmazdım yerin altına çoktan girmişti yaşama sevincim, nasıl tekrar gömülebilirdi bir gömü? Nasıl tekrar öldürülebilirdi bir ölü? Naaşımı kaptığım gibi geldim eve. Dolapta kalan yarım şişeyi de içtiktikten sonra usul usul oturdum tek kişilik koltuğa, baktım boşluğa, ben artık tek kişilik olmayan koltuklara oturamıyorum çünkü yanımda sıcaklığın yok. Yüksek promille duvara son sürat giden şoför gibi bende şişeyle gördüm dibi. Şimdi içme deyişlerin gelir aklıma o zaman aklımdan geçme. Ayıkken çekilmeyen şu dünya sarhoşken aklımdan çıkmayan sen. Unutma sana yazdığım şarkıları çünkü ben kırdım gitarları, kemanları. Gelme ben yaktım limanları. Sana bir rüzgar eserse benden cesedimin soğukluğundandır. Sesim gelirse kulağına kadehleri kırdığımdandır, kokum gelirse yaktığım o limanlarda bende yandığımdandır.