Gürüldeyen gözlerini diktim tepeme,
Islak bir sonbahar geceyarısıydı,
Boğazım ve yapraklarım kurumuştu,
Kana(ya) kana(ya) içtim gözlerinden seni.
Genzimi yaktı varlığın,
Beyazlığın bedenime doldu,
Sıcaklığın oğlum oldu.
Ocaklar otuz,
Haziranlar onbeş,
Ve saatler sıfırbirsıfırbeş çekiyordu,
Tellerinde sallandığım saçlarından.
Aklarım aklarına karışsın,
Sakallarım eteğindeki pilelere,
Mavim mavine karışsın,
Karalarım yosunlarına,
Ve her şeyimi ok(u)yan-us’un,
Med’ime cezretsin,
Senin bedenimi zihnine cezbettiğin gecelerinde,
Şubatların Martların ve en çok da seni özlediğim Eylüllerin.
Varsın, gitmeyeyim uzağa;
Yok suni gündüzlerimde denizlerime yara.