Herşey bağnazlıktan gelmedi mi başımıza? Sorgulayıcı olmaktansa kendimizi o yöne sırtımızı dayamayı tercih ediyoruz. Fakat en çokta güvendiğimiz dağlara kar yağıyor Melikşah’ın eşinin onu sırtından bıçaklaması gibi veya 15 Temmuz’da beklemediğimiz kişilerin hürriyetlerinin elinden gitmesi gibi daha akla gelecek bir çok durum. Bu durumda inancımız sarsıldı fakat insan yapısı bakımından hayata tutunmak için inanmaya ihtiyaç duyar. Kendisini yakın hissettiği insana ve topluluğa uyum sağlama derdine girer kabullenme hissi çoğu yaşta vardır fakat çoğu zaman bu durum benimsediği düşünceye değil kendi çıkarları ve çoğunluk açısından değerlendirildiği için bu konular yanlış yollara gidebiliyor. Peki ya biz ne düşünüyoruz? Ailemizin etkisinde kalmadan, dış etkiler dışında, ne düşünüyoruz? Bilginin olduğu yerde bir fikir olur. Biz hiç bir fikir beyân etmeden önce araştırdık mı? Veya o konu hakkında kitaplar okuyup aylarca not aldık mı? Biz ne için kaybediyoruz en iyi de buradan anlaşılıyor. Düşüncelerimize saygımız kalmamış. Eğer kalsaydı bu konuda her şeyi bulur çabalardık. İnsan aklı sınırlı olduğunu herkes bilmekte bizim hayat amacımız her saati mizi boşa harcamamak ve pişman olmaktan korkup yapamadığımız şeylerin peşinden gitmek olmalı. Hayatımıza birsürü arkadaşlar giriyor veya her olay bize farkında olup, olmadan bir çok ders veriyor. Küçükken daha saf yaklaşırken büyüdükçe ve tecrübelendikçe tanıdığımızı sanıyoruz. Hayat tecrübe işi derlerdi inanmazdım fakat biz yanlış olduğunu başımıza bir olay gelmeden, büyüklerin sözlerini dinlememeyi huy edinmiş gibiyiz. Bu durum güvensizlikten mi, yoksa fazla özgüvenden mi kaynaklanıyor? Biri bana geçmişe dön bir bak dese dönerim bakarım ne yaptım ben bu 16 yaşıma kadar, pişman oldum mu hiç? Veya gülmekten ağladım mı? Acıya güldüm mü? Ben sevdiklerim için ne yaptım? Ölümden korktum mu? Her bir gün yeniden doğmalı gün sizin için, her gece sabaha kavuşuyor ise, biz ise sabahı kendi gözlerimizle karşılamalıyız, biz vârsak umut var. Göz kapaklarınız sizi kaldıramaz hâle gelecektir. Yabancı bakışlardan kaçıp kendi kabuğunuza çekilmek yerine izin verin sizi yanlış tanısınlar bu hayatta iz bırakan insanlar hep yanlış tanınmamış mıydı? Kendinizi ifade etmekte zorlanmayın içinizden geçen ile aklınız sizin askerlerinizdir. Her aklı ile kalbi uyuşmayan kişi için tek çıkâr yol bu olmalı. Siz öyle çok kendiniz olun ki yarın dönüp baktığınızda etrafınızdaki insanların düşünceleriyle hareket eden bir kukla gibi veya pişmanlıktan korkan bir çocuk olarak hatırlanmayasınız. Bu hayattaki gâyeniz istikâmet olmalı. Kendi iradenize sahip çıkıp kendi yolunuzda ilerlemelisiniz. Herkesden vazgeçmeli ama hayallerinizden vazgeçmemelisiniz. Hayalleri olmayan insan veya idealsiz bir hayalci olabilir mi ki? Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş