On sene önce Keş Dağının eteklerinde yüreği milleti için yanan, meselesini devletin bekası olarak adlandıran; Türk Siyaset Tarihinde çığı açmış nice liderlerin halkasında, bir evladını yanında yol arkadaşlarıyla birlikte şehit vermiştir bu millet. Şehadetinin onuncu yılında faillerinin bulunup yargılanmasını ümitle bekleyen başta ailesi olmak üzere aziz milletimize baş sağlığı diliyorum.
Anadolu’nun bağrından, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Sivas’ın Şarkışla ilçesinde Elmalı Köyünde doğmuştu Muhsin Yazıcıoğlu. Elli dört yıllık hayatında devletin her yüzünü görmüş; ama devletine asla sırt çevirmemiştir. İşkenceler, darplar, ağır fiziksel ve psikolojik tahrikler altında; devletine hiç isyan etmemiş, bir kez olsun şikâyette bulunmamış, çizgisini ve karakterini asla bozmamış ve ‘temiz el ödülü’ alan tek devlet adamı olmuştur. Devletin her ihtiyacı olduğunda göreve ve hizmete anında koşan Muhsin Başkan; devlete en çok ihtiyacı olduğu zamanda karlar altında unutulmuş ya da unutturulmuştu bir şekilde.
Suikastların kaza süsü verilerek yoğun bir şekilde uygulandığı tarihimizde, Yazıcıoğlu da aydınlatılmayı ve faillerinin yakalanmasını bekleyen birçok olay gibi; aydınlatılmayı bekleyen bir kaza(!) olarak kayıtlarda durmaktadır. Doksanlı yılların meçhul olaylarından sonraki en önemli faili meçhul kazasında hala hesap soracak ve verecek bir mecranın bulunmaması da hepimiz için kötü bir durum olsa gerek.
Her ne idealde olunursa olunsun (ayrıştırıcı ve bölücülük hariç) her ideolojiye hoşgörüyle yaklaşan, toplumun her kesimine hitap eden ve onlara kulak verebilen; dinini, devletini, milletini ve bayrağını en büyük kutsallarından sayan Muhsin Yazıcıoğlu’nu ‘Bir Hayalim Var’ dediği günlerde aramızda bulunamamasının hüznüyle, yakınlarına ve milletimize Allah’tan sabır ve başsağlığı diliyorum. Rabbim tüm şehitlerimizin şehadetini kabul eylesin; milletimizin evlatlarını korusun diyerek, devletimi ve milleti için dimdik duran ve bu yolda canını çekinmeden ortaya koyan büyüklerime ve kardeşlerime minnetlerimi sunuyorum…
Vesselam…