Dışarıda her nereye giderseniz gidin mutlaka karşımıza çıkan bazı standart kareler var artık. Telefonunu eline almış ve şekilden şekle girmiş olan insanlar boy gösteriyorlar tüm gariplikleriyle. Açıkça söylemek gerekirse acıyorum bu çılgınlığa.
Fotoğraf, gerçekten çok kıymetli bir veridir, değerdir. Fotoğrafların yaşı olmaz, sadece zamanı olur ve ölümsüzdür fotoğraf. Manevi duygulara götürür bizi, özlemlerimizi yoklar, ‘hey gidi günler’ dedirtir… Bu yüzdendir kıymetli ve süslü albümlerde saklarız zamana direnen ve direnecek olan pozlarımızı. İyi ama nereye gidersek gidelim, karşımıza çıkan bu tipler ne yapıyorlar? Ne dudakları kalıyor ne de mimikleri saçmalamayan. Dakikada en az beş poz alıyorlar ve paylaşıyorlar, moda buymuş. Şaşarım!
Hep dem vuruyoruz ya teknolojinin bizi kötüye götürdüğünden, evet birçok eleştiriye ben de katılıyorum o konuda ama burada teknolojinin hiçbir kabahati yok. Burada kanımca zihinsel refleksler giriyor devreye. Hayır, kimsenin kendisinin ya da grubunun fotoğrafını çekmesine lafım yok asla, benim lafım günün her anı şekilden şekle giren tiplere. Moda olmasını arkalarına alıp mantıklıymış gibi hareket edenlere.
Sahip olununca sıradanlaşan değerler vardır, bu da onlardan biri oldu sanırım maalesef. Hepimiz çıldırmadık şüphesiz ki ama çoğumuz o çılgınlığın üyesi oldu bile. Tabii her ne olursa olsun saygı duyarak fakat biraz tebessüm ederek, biraz şaşarak gözlemleye devam edeceğim bu ‘moda’yı. Gözlemim baya uzun sürecek öyle sanıyorum ki!