Yeni yazmaya başlayanların en büyük korkusudur anlaşılamamak. Aslında dürüst olmak gerekirse kimseye beğendirememek tarzını. En büyük handikaptır bu.
Korkarsın hep ve titrer dizelerin. Sözcüklerin sanki başkasının montunu giymiştir de üşümemek için saklarsın onları derinlere. Kendin olamazsın bir türlü aslında en çok olman gereken şeyken.
Yazmayı bırakmayı bile düşünürsün bazen olmamıştır çünkü anlatamamışsındır. Başladığın cümleler sonlarından bağımsız hareket ederse bir de kendine söver durursun. Yazma sanatı kelimeleri yan yana getirmekten ibaret sanırsın ama oyunun içindeyken narince işlenir yüreğin fark etmezsin.
Boğulursun en çok da geceleri hani şöyle bir kaç süslü cümle dökülüverse kaleminden dağılacaktır tüm efkarın ama nafile…
Yazmak bir başkasına anlatabilmektir kendini bu doğru yalnız ufak bir farkla…
Hangi başkasına, hangi başka karaktere, hangi başka hayatlara ve hangi başka rollere…
Ruh tek bir bedende yaşar ve sen hangi beden içerisinde şekil verirsen ona o olur sonuçta. Duygular aynıdır çoğu zaman, yaşanmışlıklar,acılar,mutluluklar,hayal kırıklıkları,serüvenler,aldanışlar,aldatışlar…
Kelimeler aynıdır ve anlamları da. Her cümle büyük harfle başlar ve nokta ile biter.
Peki nedir seni diğerlerinden farklı kılan?
İşte Büyük harfle başlayıp nokta ile biten bir cümle de karşındakine kendini nasıl hissettirebildiğindir bütün mesele. Unutma ki seçtiğin kelimeler belki de yüzlerce kez dökülmüştür yapraklar üzerine, yüzlerce hikaye anlatılmıştır bu kelimelerle.
Kelimeler duygular gibidir serbest bırakırsan anlamsızlaşır yerinde kullanırsan devleşir.
Sakın korkma saçmalamaktan, defalarca hata yap istersen yeri geldiğinde yani asıl kendini bulduğunda daha rahat anlatacaksındır her şeyi.
Yazmak kolaydır ama kaygısız olursan. Kim ne düşünecek, beğenecek mi acaba duygularından uzak olursan.
Yazmak kolaydır eğer kendi sesin olursan o beden içerisinde sadece kendi ruhunu yaşarsan.
Yazmak ne zaman zorlaşır biliyor musun?
İşte burada
yani cümleyi bitirirken…