İskenderun’da yer altı dünyası cirit atıyor! Yazacak o kadar çok olay var ki, hepsi yazılsa, uzun soluklu dizi film olacak, çok sayfalı bir roman çıkar.
Soğukoluk yaylasında konuşlanan, otel kisvesi altındaki şer yuvaları, duayen Gazeteci yazar, Uğur Dündar’ın ifadesiyle“ büyük kentlerden kaçırılarak işkenceyle fuhuş yaptırılan yaşı küçük kızların” cehennemi.
Cehenneme atılan kadın ve kızlar yalnız büyük kentlerden kaçırılanlar mı?
Ne gezer?
Büyük kentlere, Ortadoğu ülkelerinden düşürülenlerde dâhil edilmeli.
Beyaz kadın ticaretiyle uğraşan mafya, ne kanun tanıyor ne nizam.
Emniyet güçlerinin baskın ve aramaları yapılan tacizler, hukuksuzluğun önüne geçmeye yetmiyor.
Jandarmanın yaptığı baskınlarda ele geçen, ana kuzuları, cehennemden kurtulmak umuduyla girdikleri adliyenin bir kapsısından girip, öbür kapısından elini kolunu sallayarak çıkarken, zanlı mafya müsveddelerin üstlerinde dokunulmazlık zırhı, yasa geçirmiyor.
Doruk, bu yazıda son kez, bir baskını ve neticesini ele alacak ve özetleyecek.
İskenderun İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı, hem sahil kaçakçılığı, hem Soğukoluk mafyası, ve de Jandarma Teşkilat Görev ve yetkileri Kanununun, omuzlarını yüklediği mükellefiyeti yerine getirmek için, gece gündüz demeden, araç gereç ve personel yetersizliği, arkasına sığınmadan, vazifesini en iyi şekilde yapabilmek için kendi kendini parçalıyor.
Yine bir kış günü!
Yarık kaya rüzgârı körfezde fırtına koparıyor, ağaçları kökünden söküyor.
Bu havada da baskın mı olur, diye düşünüleri yanıltmaktı amaç.
İlçe Jandarma Bölük Komutanı sevk ve idaresinde birden çok şer yuvasına baskın düzenledi.
Tedbirsiz yakalanmıştı baskına uğrayan şer yuvaları. Kaçak çalıştırılan, onlarca kader kurbanı kadın, müşteri, suçüstü yakalandı.
Oteller didik didik arandı.
Deyim yerindeyse, temeli kazıldı, duvarları delik deşik edildi.
İşletmecisi der dest edildi.
Olay yerinde olup biten detaylarıyla zapta geçti.
Sanıklar, komiler ve mağdurlar toplandı bölüğe getirildi.
Çalışma sabaha kadar sürdü.
İfadeler alındı hazırlık evrakı ikmal edildi.
Hükümet tabibinden raporlar alındı, dört başı mamur evrak mevcutlu olarak Adli makamlara sevk edildi.
Sonuç mu?
Her zaman ki gibi adli yönden hüsran!
Bereket versin, İlçe kaymakamı, son yetkisin kullanıyor, işletmeyi 40/45-90 gün gibi sürelerle kapatıyordu da Jandarma emeğim boşa gitmedi diye, kendi kendini teselli ediyordu.
Bu operasyondan birkaç hafta sonra, işletme sahibinin, İlçe Jandarma Bölük Komutanını Başbakanlığa şikâyet ettiği, şikâyet dilekçesinin soruşturulmak üzere, C. Savcılığına intikaliyle ortaya çıktı.
Hem görev yapmak hem de sanık durumuna düşmek Olacak şey mi?
Komutan, görevi nedeniyle, fuhuştan, uyuşturucuya, her türlü kapakçığın ağababaları, mafyanın şikâyetiyle, hakında soruşturma açılmasını duyunca çıldırmıştı.
Personelin de morali bozuldu.
Bir hafta sonu Belen Bucak Jandarma takım komutanlığında, bir sofra kuruldu,
İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı personeli, Belen’de bir sofrada buluştular.
Sofranın baş menüsü aslan sütüydü.
Kadehler doldu doldu boşaldı.
Muhabbet döndü dolaştı, şikâyete geldi.
Nasıl olurdu da, bir mafyanın şikâyetiyle, bir Başbakan, görevini yapan bir Jandarma Komutanı, soruşturulsun derdi…
İşte konuşmanın tam bu noktasında, Doruk sohbetin arasına girdi.
İyi güzel diyorsunuz da Başbakana verilen şikâyet dilekçesinde, şikâyetçinin yer altı dünyası adamı olduğu yazmaz ki.
Başbakan şikâyetçinin mafya olduğunu nereden bilsin?
Aslında, demokrasiyle yönetilen bir ülkenin Başbakanı, yapması gereken doğru işlemi yapmış. Kaldı ki Başbakan, cezalandırın dememiş, araştırın demiş…
Başbakanının bu tutumu, normal bir vatandaşın şikâyeti gibi değerlendirilirse, takdir edilecek bir davranış diye, yangının üzerine bir kova su serpti.
Kafaların iyi olmasına, rağmen, fikir benimsendi ve iktidarın başına duyulan öfke saman alevi gibi sönüverdi.
Birkaç hafta sonra, şikâyetçinin avukatlığını üslenen Hâkimlikten ayrılmış, ünlü bir avukatın müştekiyi, kanun adamına karşı savunacağı duruşma günü geldi çattı.
Birçok insanın altında murat 124 bile yokken, hukuksuzluğu savunan Avukat adliyeye, spor kırmızı renkli bir Ford otomobille gelmişti…
İlk duruşma ifadelerin alınmasıyla geçti, ikinci duruşma beratla bitti.
…/…
Not: