Karanlık kalbimin derinliklerinde tıpkı büyüleyici yakamoz gibi yıldızlar parlıyor. Kireç taşından yapılmış bedenim tıpkı ametist taşı gibi içinde parıltılı mor renkli sırlar saklıyor. Ağzı dikilmiş bir bez bebekten ibaret değil benim içimdeki sihirli dünya. Yeri geldiğinde gökkuşağı gökyüzünü taçlandırıyor, yeri geldiğinde ise şimşekler çakıyor iç dünyamda. Kozalağına sıkışmış bir kelebek gibi gösteremiyorum rengarenk kanatlarımı dış dünyaya. Bir istiridye gibi içimde parlak inciler saklıyorum. Batık gemideki hazine sandığıyım ben. Alçıyla kaplanmış ruhum hapis kalmış. Kıramıyor kaya gibi sert kabuğunu. Uçamıyor masmavi gökyüzüne doğru bir kuş misali. Boynumdaki kelepçe beni boğuyor ebediyen.