ayak baş parmağım sürekli çorabımın içinden çıkmaya çabalıyor ve bir an önce arkadaşlarımın yanına oyun oynamaya gidebilmek için alelacele kestiğim tırnağımın ucundan fırlayan küçük sivri bir parça parmağımın çıkmaya çalıştığı deliği daha da genişletiyordu.gerçi yırtık çorap giymeye alışkındım ama babamın alabilmek için canını ortaya koyduğu çorap dahi olsa bir eşyanın kıymetini bilemediğim için kendimden nefret ediyordum ve o çorabımın içinde büyüyen delik aslında benim içimde bir yerlerde büyüyordu.
************************************************
okuldaki son ders boştu ve okuldan erken çıkmıştım ve babama sürpriz yapmak için vardiya çıkışına onun yanına gidiyordum.hem beraber eve döneriz hem de beden eğitimi öğretmenimin almamı istediği spor ayakkabılardan bahsederdim.kim bilir belki o da bana sürpriz yapardı ve alırdı ayakkabılarımı.nerden bilebilirdim babamın bana başka türlü bir sürpriz hazırladığını.
babamın maden ocağına yaklaştıkça bir koşuşturmaca bir telaş hissettim ve sonra da bir kalabalık gördüm.bir an babamlar vardiyadan çıkmış sandım ama bu telaş bu kalabalık başkaydı ve ordaki insanların hiç biri babam değildi.
****************************************************
ağlıyordum sonra bir an annem aklıma geldi.ben okuldan babamda işten dönmemişti.mutlaka telaşlanmıştır.belki de kazayı duymuştur.kahrolmuştur oda ve benden nefret etmiştir babamdan sürpriz istediğim için.kalabalığın içinde tanıdık bir yüz gördüm.bana bakıyor ve bana doğru geliyordu.babamın arkadaşı hasan amcaydı.yanıma yaklaştı ve gözlerime baktı.’babam nerde?’ diye haykırdım suratına doğru.sarıldı.itmeye kollarından kurtulmaya çalıştım izin vermedi.kafamı omzuna koydum ve ağladım.bu arada bir siren sesi duyduk.kalabalığa doğru umutla ilerledik.sedyede üstü battaniye ile örtülü birini çıkardılar.görmek istedim izin vermediler.babam dedim haykırmak istedim.gözümden bir damla yaş süzüldü.görmek için soğuk hava deposuna gitmem gerektiğini söylediler.anlamadım gidemedim de ya babam değilse ya babam birazdan çıkar da beni burda göremesse ne kadar çok üzülürdü.hasan amcaya baktım.eve gitmemi annemi yalnız bırakmamı söyledi.hayır dedim.ama annem dedim.anladı.gitti.annemle konuşacağını ve sonrada hastaneye ve soğuk hava deposuna gideceğini söyledi.
siyah-beyaz sakalları olan ve takım elbise giyen bir amca gördüm.kameralara konuşuyordu.157 dedi.anlamadım.neydi 157 olan?konuşması bitti madenin gidişine doğru yürümeye başladı ve bir siren daha birisi daha çıkarılmıştı.gene bir umut gittim.birisi var iki kişi kollarına tutunmuş.ayakta sapasağlam geliyordu.ölmemişti ama babam değildi.olsundu o yaşıyosa babam da yaşıyo olabilir.yaşadığına hiç sevinmemiş gibi bir hali vardı.aşağıda çok insan var dedi.yetti her şeyi anlatmaya.
*************************************************
siyah-beyaz sakallı amcayı arada görüyordum ve sürekli bazı sayılar veriyordu.27,157,205,245
sayıların ne anlama geldiğini anlamıyor veya anlamak istemiyordum.tam bir gündür bekliyordum.bekliyorduk.elim kolum bağlı beklemeye dayanamıyordum.bir şeyler yapmaya karar verdim.önce hastaneye sonra da hiç istemesem de soğuk hava deposuna gidecektim.hasan amca gitmişti ama olsundu bende böyle bekleyemezdim.
**************************************************
hastaneye yaklaştıkça bir megafon sesi duymaya başladım.daha çok yaklaşınca megafondan isimlerin okunduğunu duydum.önce bu isimlerin neden okunduğunu anlayamadım.ama sonra bazı isimlerin tanıdık olduğunu farkettim.bunlar babamın iş arkadaşlarıydı.dikkatlice dinledim.babamın ismi okunmadı.babam kurtulamamıştı en azından şimdilik.
****************************************************
hastane de umutlarımın bir bölümünü daha bırakıp soğuk hava deposuna gidiyorum.ayaklarım geri geri gidiyor ama yapmak zorundayım biliyorum.depoya geliyorum.babamı aradığımı söylüyorum.biodayı gösteriyolar.gidiyorum.burdaki insanların hepsi yaşıyorlar.her yerde olan ekranlara bakıyorlar.ekranlarda ne olduğuna bakamadan.hasan amca yanımda beliriyor.babamın burda olmadığını kontrol ettiğini söylüyor.bunu söylerken zor yutkunduğunu ve kelimelerin ağzından zorla çıktığını anlayabiliyorsunuz.soruyorum.babamı bulmak için çok fazla cansız bedene baktığını söylüyor.inanıyorum daha doğrusu inanmak istiyorum.ayak baş parmağım çorabın kendi bulunduğu bölümünü tamamen delmeyi başarıyor.canım yanıyor.hasan amcanın arkasında büyükçe bir perdenin olduğunu görüyorum.ona doğru gidiyorum.ölen kişilerin fotoğraflarını görüyorum.babamın resmini orda görmemem için allaha yalvarıyorum.
**************************************************
toplu mezarlar kazılıyor.babam kader ortaklarıyla burada yatacak bundan sonra.bir adam olanları çok olağan buluyormuş öyle söylüyor hasan amca.düşünüyorum.hasan amcaya dönüyorum.soruyorum.’hasan amca o amca hiç babasının cansız bedenini bir ekrandan teşhis etmemiş mi?’hasan amca susuyor ve bakışlarını sonu gözükmeyen mezarlara doğru çeviriyor.
https://twitter.com/philippmarlowee