Notanın ne olduğunu bilmeden, asfaltı eskimiş sokakların kucaklaştığı köşelerde sporcu kartlarını sayarken yanımızdaki arkadaşımıza seslenme biçimiydi bizim için; ‘LA’!
Her yaş grubunun ‘BEBE’ olabileceği şehirdir; ‘Ankara’.
Yatmadan yoklama almak istedim, kıymet bilenlerle?
Şimdi?
Beslenme çantasını evde unutup ömür boyu aç olacağı hissine kapılanlar?
Teneke kutudan top yapıp, ayakkabısının ağzı timsah gibi açılana kadar top oynayanlar?
Pembe renkli kalemlerin ucuna tüy takanlar?
Beyaz külotlu çorap giyenler?
Kelebek toka takmış olanlar?
Boncuklu tabanca ile ajan olanlar?
Seviye tespit sınavını önemseyenler?
Kantinde her istediğini bulamayanlar?
Kura çekip en büyük balona ulaşmak isteyenler?
Beden eğitimi dersinde kaleci olmak istemeyenler?
Tebeşirden nefret edenler?
Yılbaşında kıza alınan hediyede titiz davranan erkekler?
Yerli malı haftasını, açık büfenin tanımı için yapılan organizasyon olarak görenler?
Önlüğüne yaka takanlar?
Kalem kutusu takımlı olanlar?
Kokulu silgisi olan kızlar?
İlk defa uçlu kalem kullanırken tedirgin olanlar?
Babası işçi olan?
Annesi el işinden para kazanan?
Ablası konfeksiyonda çalışan?
Abisi oto tamircisi olan?
Liste uzar gider de çoğuna ‘burda’ demek zordur..
Yukarıdaki yoklamaların çoğunda ben varım..
Gecenin bir yarısı okul takımından arkadaşım, aklıma geldi yatmadan.. Memo, onunla aynı yaştaydık.. Okul takımında sürekli ‘burda’ diyordu. O da yukarıda saydıklarımın çoğuna ‘Burda’ demiştir.. Artık diyemeyecek ama..
İnşaat elektriğine kapıldı. İşçiydi. Cenazesini yakınları göremedi..
Allahım rahmet eylesin..
Kızı var o öldükten iki hafta sonra doğdu..
Okulda ‘burda’ demeye çok vakti var belki ama ‘baba’ demeye 11 ayı kalmıştı..
-‘LA’ Memo şimdi ben kaleciyim ya çok yersem ne olur..?
+Nasıl ‘BEBE’sin sen oğlum, bak sen futbolcu olma sakın! Kafanın bastığıyla uğraş..
Ölüm yakındır..
Adalet peki?
Epey uzakta…