Malumunuz, Eylül ayının ortalarından bu yana ikinci 15 Temmuz vak’asını milletçe yaşamaktayız. Yaklaşık 3 aydır, Türk Lirası’nın Avro, Amerika Doları ve uluslararası piyasalarda rağbet gören diğer kurlar karşısında önlenemez bir değer kaybı içerisinde olduğuna şahitlik ediyoruz. Dış mihrakların, faiz lobilerinin, tankla tüfekle başaramadıklarını hain ekonomik yaptırımlarla başarmaya çalıştıklarını her zeki vatandaşımız dikkatle takip ediyor. Kuşku yok ki, var başımızda büyüklerimiz şükür; kaybederler uykularını, incelerler her bir şeyleri, verirler isabetli kararlar. [1] Bu yüzden, bizlere düşen ise her türlü cefaya hazırlıklı olmaktır, daha da önemlisi sebat etmektir.
İsterseniz öncelikle yaklaşmakta olan finansal buhranın sebeplerini iyice irdeleyelim. Efendim, bu krizin tek bir hedefi vardır, o da milli iradedir. 15 Yıldır iyi giden ekonominin bir anda tepe taklak olmasının başka türlü nasıl bir açıklaması olabilir? CeHaPe ile kolkola girmiş olan PKK’nın da bu işte rolü çok büyüktür. Ardı arkası kesilmeyen terör saldırıları sebebiyle, Avrupalı turist elini ayağını ülkemizden çekmiştir. Örneğin, Kasım sonunda Norveç’in en büyük turizm acentalarından olan Apollo, Türkiye’yi seyahat paketleri arasından çıkardığını açıklamıştır. [2] Bunun tek sebebi CeHaPe’dir. Çünkü Atatürkçü geçinen bu parti üyeleri, çok iyi hatırlayacağınız üzere, birkaç yıl önce Norveç’in Başkenti Oslo’da görüşmüşlerdir. Bu görüşmelerin sonrasında PKK’lılar ile barış sürecine girilmiş ve ülkenin her yerine istedikleri gibi patlayacı madde depolamalarına izin verilmiştir.
Kıymetli efendim, CeHaPe’nin ve AB’nin iktidarımıza attığı madiklerin haddi hesabı yoktur ve kötü giden ekonomik gidişin ne yolsuzluklarla, ne devlet erkanının lüks harcamalarıyla, ne de 1000 odalı sarayın inşaasıyla hiçbir alakası yoktur. Sözü daha fazla uzatmadan, bu acı tablo karşısındaki savunma çalışmalarımıza nasıl hız katacağımıza değinelim.
Milli irade, işe en güçlü olduğu yerden başlamak zorundadır. Türk’ün yüzyıllarca gücünü gösterdiği yer Avrupa’dır. Yaklaşık 50 yıldır, memleket sevdalısı vatandaşlarımız Avrupa’nın en zengin şehirlerinde, en başarılı müesseseleri ile yükselmektedirler ve istatistikler sadece Avrupa’da yaşayan Türk nüfusunun 5 milyonu aşkın olduğuna işaret etmektedir. Diyelim ki, bu nüfusun yarım milyonu üniversite mezunu, zaten onlardan bize hayır gelmez. Diyelim ki, geri kalanın da 2 milyonu çocuk. Sabi sübyanın da bize bu davada şimdilik bir yararı dokunmaz. Diğer ihtiyaç sahiplerini de elediğimizde, geriye zımba gibi 2 milyon vatandaş kalmaktadır. İşte ekonomik çözüm, bu gurbetçilerimizin ellerindedir. Meclisimiz aciliyetle yeni bir vergi yasası çıkarıp, 1 Ocak 2017 tarihine yetiştirebilir.
- T.C. Vatandaşı olan,
- İkameti bulunan ülkede en az 3 yıldır yaşayan,
- 30 yaş üzeri her gurbetçi aylık vatandaşlık kirasını ödemekle yükümlüdür.
- Vatandaşlık kirasının aylık makbulü 100 Avro’dur.
Bu vergi sayesinde sadece Avrupa’dan hazineye her ay 200 Milyon Avro girecektir ve Türkiye bir daha döviz sorunu falan da yaşamayacaktır.
Sercan Leylek / OSLO
Referanslar:
[1] Bekçi Murtaza, Orhan Kemal [2] http://www.dagbladet.no/tema/apollo-dropper-tyrkia-fra-feriekatalogen/65385147