Mevsim dönmek üzere ve artık buraya küçük çocuklar yerine sarmaş dolaş sevgililer, ayyaş gezinmeyi bitirmiş geceye sarhoş olarak devam etmeye karar veren insanlar gelecek.
Hava soğumak üzere. Her geçen gün yapraklarımın bir önceki günden daha fazla azalmaya başladığını hissediyorum. Hatırlıyorum da geçen yaz ne kadarda güzeldi. Küçük çocukların buraya gelme çabaları. Annelerini ikna etmek için, onların istediği görevleri yerine getirmeleri gerekiyordu.
Buraya gelip, birkaç saat vakit geçirdikten sonra giden kaç insan benim varlığımı hissetti bilmiyorum. Ama farkında olmadan ayaklarımın önüne gelip hafif yatar gibi oturarak içlerini döken insan sayısını ben yaşadığım yıl sayısından daha iyi biliyorum. Oysa onlar benim yaşadığımı bile bilmiyorlar.
Bugün hava biraz daha soğudu. Şehrin tüm ışıkları yanmış, tüm insanlar bütün gün yaptıkları hatalardan, kendilerinden başka herkese çektirdikleri acılardan sıyrılıp sadece kendileri için duydukları kaygıları yastıklarının altına koyup uyumaya hazırlanıyorlardı. Ve ben kendimi, gecenin yalnızlığına hazırlarken, tepemden dibime doğru esen rüzgarı tüm benliğimle özümseyerek kabul ediyordum. Sokaktan geçen insan sayısı seyrelmeye başlamış,
dükkanların gece boyunca yanan ışıkları altında teker teker kaybolmaya başlamıştı insanlar.
Karşıdaki yarım asırlık kitapçıyı işleten genç, dükkanı yeni devralmış ve daha çok insanın, gençlerin ise sürekli kitap okuması için sanki bedavaya kitap dağıtır gibiydi. Kitapçının yanında hediyelik eşyalar satan bir dükkan, onun yanında giyim mağazası, biraz ilerisinde antika eşyaların alım satımıyla uğraşan Yahudi adam. Hepsi akşam kafalarını yastığa koyduğunda kendi iç hesaplarını yapıp, kendilerini rahatlatarak uyuyorlardı. Ve bunların hepsini, kayıtsızlıkla, yanlışlarına ve hatalarına şahit olarak izliyordum.
Burada varoluş günümden bu yana gördüğüm insanların hatalarını, yanlışlarını ve birbirlerine karşı yaptığı haksızlıkları, bütün bunların karşısında birbirlerine karşı sevgilerini, güzel ve karşılıksız besledikleri duyguları, eğer onlara anlatma şansım olsaydı eminim daha iyi bir dünya için herkes çaba gösterebilirdi. Hiçbir insan mükemmel değildi. Ve bunu birilerinin o insanlara anlatması gerekiyordu. Keşke ben gördüğüm bu çıplak gerçekleri bir şekilde anlatabilseydim. Bu isteğim hiçbir zaman olmayacak, gördüklerim, şahit olduklarımın hepsi bir gün benimle beraber yanmak için ya bir ekmek fırınına, ya da soğuk havalarda sokakta yaşamaya çalışan birkaç evsiz insana gidecekti. Buna adım gibi emindim.
Buraya gelenler arasında çocuklardan başka, sevişen aşıklar, günün yorgunluğunu bir nebzede olsa atmak için uğrayan iş adamları, evlerine giderken evlerinden bir önceki durak olarak burayı mesken tutmuş şehir hayatından bezmiş, beton yığınları arasında bunalmış insanlar vardı. Son zamanlarda buraya benden sonra gelenler bir bir buradan koparılıp benimde bir gün gideceğim yere gönderiliyorlardı. Biliyordum ki bende elbet buradan tüm zamanlardan sıyrılıp gidecektim.
Son zamanlarda buraya sık sık gelip gitmeye başlayan belediye görevlileri bulunduğum alana yeni bir kamu binası yapacaklarından bahsediyorlardı. Sonumun geldiğini anlamıştım. Asırlık hayatım sona erecek, benden öncekiler gibi birileri tarafından sökülüp, bin bir parçaya ayrılıp, belki günlerce bir duvar kenarında ıslanarak bekleyecek, ya sevmediğim insanların sıcak bir evde yarınlara dair kurdukları hayalleri için sobada yakılacak ya da şehir çöplüğünde öğütülmeyi bekleyecektim.
Madem buradan ayrılacaktım, madem insanlar yazın gölgemde dinlenemeyecek ya da sonbaharda çok sevdikleri ama kendilerini ıslatmasından korktukları yağmurdan kaçıp dallarımın altında yağmurun dinmesi beklemeyeceklerdi. Öyleyse ben başka bir cisimde vücut bulmalıydım. Belki bir okul sırası olurdum, belki bir kalem ya da bir kağıt.. Buradan ayrılmış olsam bile, yinede yaşadığı dünyadaki güzellikleri yok etmekten vazgeçemeyen insanlara faydalı olmak istiyordum..
Nihayetinde beni de buradan ayırdılar. Yapraklarımın yeniden yeşermesine az kalmıştı ki gövdemden ikiye bölüp, her parçamı ayrı bir yana savurdular. Onca insanın duygusuna, hayallerine, umutlarına, üzüntülerine, kaygılarına, hırslarına tanık oluşum yine bu insanların emelleri arasında soğuk beton blokların içinde yok olup gidecekti..