İnsanlar ölüyor dedi.İnsanlar ölüyor…Geriye ne kalıyor peki?Koca bir hiç.Yok oluyoruz şu yanan sigarama bak, her nefesimde nasılda bittiğine bir bak.Böyleyiz işte.Hayat yakıyor bizi.Küllerimiz savruluyor ve boşlukta her bir esintinin ıslığında yok oluyor.İyi bak etrafına, gördüğün herkes yavaşça ölüyor.
Aynaya bakmıyorum,kendimi görüyorum ama bu bir aynanın yansıması değil göz bebeklerime.Yavaşça deliriyorum ve etrafımda kendi bedenimin yansımasını görüyorum.Belki bu yalnızlığımın acı bir senfonisi bilemem.Ama görüyorum işte bunu inkar edemem.Bulunduğum yerde farklılık yok kalabalık var.Herkes aynı.Herkes ben.Girmek isteyen kim varsa ölüyor ve ben kendi bedenimin gölgesinde yaşamak zorundayım.Hayata ilk açtığım göz ve son yumduğum göz aynı kalacak.Ama değişen hiç bir şey unutulmayacak.
Biliyor musunuz?Benimde umutlarım vardı.En iyisi olacaktım mesela, mutlu olacaktım.Geleceğime dair akıttığım tüm sevinç hislerim, kesilen bileklerim ile kanıma karışmış meğer.Kirli bir kan gibi atılmış vücudumdan, geriye hiç kalmış.Kalbime bir çivi çakılmış.Tekrar sevememişim.
Bir süre sonra insanları tanıyorsun iyi yada kötü tanımak zorunda kalıyorsun.Her gün belkide her saat yanınızdan geçiyorum.Bir çoğunuzun dikkatini çekmiyorum belki de ama nefes alan bedenimin arkasında nasıl yorgun ve yaralı olduğumu görmüyorsunuz.İçimde yüklü olan nefretin ağırlığı sancı dolu gecelerimde beni daha da dibe batırıyor.Artık açtığım çukura cesedim bile sığmıyor.Sıkışıyorum.İçimde bir yerlerde filmin en güzel anı buruşturuldu ve yakıldı.Geriye keder ve sonu acı tek bir sahne kaldı.Başa sardıkça daha da yanıyor içim.Zor gelen de bu.Sonu bile bile yaşayıp her göz yaşını aynı soğukluğuyla çehrelerine göndermek.İçinde yaşadığım zindanın anahtarları bir köpeğin boynunda asılı.Her gün tek bir köşede ve gözlerim loşluğa alışmış bir şekilde uyanıyor ve köpeğin merhametini bekleyerek yaşıyorum.Ağır gelen bu.Bu zindandan kurtulmanın tek yolu ölmek.
İçinde bulunduğum paradokstan kurtulmalı ve güneşin avuçlarında kavrulana kadar çıplak olmalıyım.Tüm kemiklerimde yaşamı hissetmeliyim,gücümü toplamak için.Kimseden yardım istemeye gerek duymuyorum artık zihnimde bulunan her bir askerim karanlık pelerinim den bir parçayla güçleneceğim günü bekliyor.Başkasına ihtiyacım yok.Hisseden ve ağlayan herkes ait olduğum topraklardan kovuldu.Geriye bir buz kadar soğuk ve bir ceset kadar sıcak askerlerim kaldı.Tekrar güçlenmeli ve savaşımın yenilgilerini süpürmeliyim.Egemenliğimi ilan edeceğim hayata bayrağımı asmalı ve aitliğimi göstermeliyim.Zindandan çıkmanın bir yolu olmalı.Tek yapmam gereken düşünmemek.Çünkü düşündüğüm her an filmi başa sarmak demek.Buda daha taze acılar ve içimi parçalayan daha çok gülle demek.Buna dayanmak akıl sınırlarımı zorluyor.Her şey ellerimde ve zihnimde mevcut.Ve uyandığım her sabaha loş zindanımın bir köşesinde düşüncelerimden bir öğünü alarak besleniyorum.Yeterince iyi hissettiğim zaman hepsini ellerimin gerisinde bırakacağım.
En asıllı katilin yüreğinde yanan merhametin sızısı
Ve en çok korkanın parmak uçlarından damlayan cesaretin acısı
Herkes bir maskenin ardında
Tek yapmanız gereken görmek.
Yanınızdan geçen beden benim değil.
Çürüyorum.
Yıllardır bu zindandan çıkamadım.
Yerime geçmiş bedenim
Ama sonsuz kalan ruhum
Anılardan kopan her bir acıyı görüyor.
Yeterince iyi hissetiğim de bedenim ölecek
Ve gerçek olan ruhum asıl beni gözlerinize dökecek.
Bu zindandan kurtulana dek köpeğin dişlerinin arasında merhamet arayacağım,
Ve siz hiç olmayan birinin yanından geçip gideceksiniz.
5 comments
Yazıların pek karamsar.Ve kendini pek düşürmeye çalışmışsın.Tevazudan mıdır yoksa cevazımdan mı?
Ne hissediyorsam onu yazıyorum.Yazılarımda karamsarlığın dışına çıkmak benim için güç.İyi hissettiğimde yazmaya vaktim olmayacak.
Karamsarlık ilham verir. Yoksa niye yazalım ki hem geriye ne kalır anlatılarımıza.
Yazında
“Ve en çok korkanın parmak uçlarından damlayan cesaretin acısı”
“Ve gerçek olan ruhum asıl beni gözlerinize dökecek.”
Bu tabirleri çok beğendim. Eleştireceğim nokta da şu, cümleleri biraz uzatır, noktadan ziyade virgül kullanırsan yazın çok daha akıcı olur fikrimce. Hepimizin amacı kendimizi geliştirmek ve eleştirilmek fakat duygular değil, biçimler eleştirilmelidir.
Teşekkür ederim ,haklısınız.