2 Mayıs Cumartesi , Beyaz Show başında Şebnem diye isimlendirdiğimiz güzelliğin konuşmasını elimiz ayağımız titreye titreye bekliyoruz, kimse görmüyor duymuyor, arıyoruz şansızlıktan hat düşmüyor kafayı sıyırıyorum sinirden ağlamaya başlıyorum bunlar olağan şeyler. Fakat şansının üzerinde olduğu kızın biri sırf heyecandan kekeliyor diye sahneye alınıyor hepsiyle tek tek sarılıyor, hepsini geçtim Şebnem Bozoklu’ya sarılıyor ve bizden evde heyecandan dilimizi yuttuğumuzla kalıyoruz, kimse görmüyor.
Şebnem Bozoklu’yu tanıdıktan sonra ki hayatımda ilk defa Niyazi Gül Dört Nala filminin İzmir’de yapılan çekimlerine gitme şansını yakalıyorum ve yolda olan bir kaza sebebiyle set yerine onlar orayı terk ettikten sonra varıyorum, isyan bayrağını çekiyorum.
İlk defa umut ediyorum tamam diyorum bu sefer oldu maalesef ki ilk defa kazandığım umudum geçip gidiyor gözlemin önünden, onca İstanbul trafiğinde kırmızı ışığın son dakikalarında Şebnem Bozoklu yanımızda saniyelerce kalıyor ve ben heyecandan bir ses bile edemiyorum. Sonra da zaten ne İzmir’e ne de İstanbul’ a gidebiliyorum yani artık ne umudum var ne de şansım ama biliniz bende heyecanlıyım bunu ekran karşısına taşıyamamak benim suçum değil zaten bilhassa ben Şebnem Bozoklu’ya dokunmayı geçtim varlığımdan haberdar olsa yeter kafasındayım… Heyecanını kaybetmiş her bireye selam olsun…