Kırık bir düş… Yıkık bir düşünce… Sahile atılmış can çırpışan bir mâhi misâlisin. Kaderinde bir mûra yem olmakta varmış. Başkasının yaşamı için kendini amâde etmiş korkak bir yüreğin sahibisin şimdi.
Denizin kabul etmediği bir varlıksın. Sahib-i asline vuslat demiyle yanıp tutuşan bir meçhul misâli… Yakamoz eşliğinde uzaklaşmaktasın kendinden ve var olan gerçeklerinden.
Daha ne kadar kaçabilirsin ki?
Daha ne kadar nefes alabilirsin ki denizinden uzaklarda…
Harpüşt bir hayat eşliğinde gözlerin daha ne kadar dalıp gidecek ırak sahillere. Anlamıyor musun? Baktığın her mesken harababad. Can verip başkasına ne kadar candade olabilirsin.
Zaman sana bir hande eşliğinde kucak açmıyor artık. Ne vakit serini kaldırıp semâya bakacaksın?
Canfeza diye tutturduğun rûşen, içinde yer alıyordur belki. Canhıraş bir gariplik içinde çırpınıp durma ey mâhi…
Bir kanısın gelip seni kurtaracağını umma. Kendi içindeki gerçeği gör artık. Daha ne kadar âmâ olacak dılın. Kannad bir kanısın gelmesini bekleme artık. Simânı çevir deryaya. Sinen ne kadar kan ağlasa da yüzmeye devam et ey mâhi!…