6-7 Eylül Olayları
6 -7 Eylül olayları Yakın Türkiye tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Bazılarına göre bu olaylar Demokrat Parti için sonun başlangıcı olarak kabul edilir. Olaylar, sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da geniş etki yaratmıştır. Olayların temelini ise Kıbrıs sorunu oluşturmuş ve zor sönecek bir fitil ateşlenmişti.
Türk Dışişleri Heyeti Londra’da Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için toplanan bir konferanstayken 6 Eylül 1955 günü İstanbul’da, radyo öğle yayınında Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalandığını bildirmişti. Ve bazı gazeteler de bu haberi manşetten yayınlamışlardı. Bu haberler üzerine galeyana gelen binlerce insan sokağa dökülmüştü.
Beyoğlu’ndaki azınlıklara ait dükkânlar yakılıp yıkılıyor, malları yağma ediliyordu. Eylemler Rum ve Ermeni vatandaşlar ve bu vatandaşların ev ve işyerlerini hedef almıştı. Yapılan eylem tepki gösterisi olmaktan çıkmış ve tam anlamıyla yağma hareketine dönüşmüştü. Beyoğlu’nu enkaza çeviren binlerce kişiye müdahale edilemiyordu. O akşam İstanbul’da binlerce ev ve işyerine, kilise ve mezarlıklara saldırıldı. Yağma ve tahrip edildi.
İstanbul’un tamamına yayılan eylemler tek bir merkezden organize edildiği görünümü veriyordu. Polis olayların başında seyirci kalmıştı. Ancak olaylar büyüdükten sonra müdahale etmek istemişse de artık çok geçti ve olayları kontrol altına almak çok zordu. Nitekim olaylar gece yarısı ordu birliklerinin müdahale etmesi sonucu bastırılabildi. Hemen ardından da sıkıyönetim ilan edildi.
Yunan makamları ise Atatürk’ün evine bomba atmaktan sorumlu birkaç Türk yakalamışlardı. Bunlardan birisi konsolosluk görevlisi Hasan Uçar ve Üniversite öğrencisi Oktay Engin’di. Oktay Engin 21 yaşındaydı ve Batı Trakya Türkleri’ndendi. Eğitimini Türkiye’den aldığı bursla sürdürüyordu. Oktay Engin dokuz ay sonra serbest bırakıldı. Ardından üç ay geçtikten sonra Türk dışişlerinin yardımıyla Türkiye’ye geçmişti. Ancak Yunanistan’da görülen davanın sonunda 3 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Yunanistan cezanın infazı için Oktay Engin’in iadesini istedi ancak Türkiye iade etmeye yanaşmadı. Oktay Engin eğitimine İstanbul Hukuk Fakültesi’nde devam etti. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra girip kazandığı kaymakamlık sınavının ardından Çankaya kaymakamı olarak atanmıştı. İlginç bir tesadüf olarak 6 – 7 Eylül olayları sırasında Beyoğlu Kaymakamı olan Hayrettin Nakipoğlu o dönemde Emniyet Genel Müdürü olmuştu. Hayrettin Nakipoğlu, Oktay Engin’i Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çağırdı ve Oktay Engin Siyasi İşler Müdürü olarak göreve başladı. Oktay Engin bu görevin ardından Nevşehir Valisi olacaktı.
Olayların bilançosu çok ağırdı. 7 Eylül günü İstanbul’da ilan edilen sıkıyönetimin ardından pek çok yaralı vardı ve maddi hasar çok ağırdı. Adliye kayıtlarına göre, 4214 ev, 21 fabrika, yaklaşık 1000 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 azınlık okulu, 5 spor kulübü ve 2 mezarlık tahrip edilmişti.
İzmir’de ise 14 ev, 6 dükkân, 1 pansiyon, Yunan Konsolosluğu, Katolik Kilisesi, Fuar’daki Yunan pavyonu ve İngiliz Kültürevi tahrip edildi. Dönemin İzmir gazeteleri de 7 kişinin ağır, 50 kişinin de hafif yaralı olduğunu yazıyorlardı.
Yağmacıların bir kısmı şehirlerine geri dönmek için Haydarpaşa istasyonuna geldiklerinde, üzerlerinde yağmaladıkları mallarla yakalandılar. Yine adliye verilerine göre Sivas’tan 145, Trabzon’dan 117, Kastamonu’dan 116, Erzincan’dan 111kişi Haydarpaşa İstasyonunda tutuklanmıştı. Bunların dışında İstanbul’da 5104, İzmir’de 424 ve Ankara’da da 171 tutuklama gerçekleşmişti.
Hayat normale dönmeye başlarken azınlıklar yurt dışına çıkmaya başladılar. Bu hareketin amacı göç etmekti ve sahip oldukları her şeyi Türkiye’de bırakarak doğdukları ülkelere dönmeye başlamışlardı. Olaylardan önce İstanbul’da 135 bin Rum yaşıyordu. Bu sayı 70 bine düşmüştü. 1978′e gelindiğinde ise bu sayı 7 bin’e inmişti.
Av. Kerem Ozan GİRGİN