Adressiz Mektupların Ayracı
Her şey adressiz mektupları yazıp/okumaya başladığımda oldu, ne olduysa… Beni her satırında çocuklaştırıp/olgunlaştırırken aynı zamanda hüzünlere boğar, mutluluktan mutluluğa, mücadeleden mücadeleye atardı. Nerde kalmıştık? sorusunun en güzel en anlamlı cevap anahtarı oluverdin Kitap Ayraçları.
Zarfları açmadan önce üzerindeki pulları nasıl özenle yapıştırdılarsa, bende aynı özenle çıkarıp usulca bırakırdım masanın üstündeki beyaz kağıdın üzerine.
Zarfları da atmaz, kesip/katlayıp hazırlardım, ardından üzerine pulları özenle ve itinayla dizip yapıştırırdım, her posta pulu kendi hikayesini yazar, bende adressiz mektupların ayracını yapardım…
Senin içinde…;
Masanın köşesine kahveni hazırlayıp bıraktım, uyandığında ilk iş kahveni hazırlamak, ardından o çok sevdiğin…………… yazarın kitaplarından birini alıp okumak olurdu. Okurken ve soluklanmak istersin diye bir tane Kitap Ayracı da senin için hazırladım, tozlu raflardaki kitapların arasına bıraktım…
Üzülme seninde bende birçok kitap ayracının anısı var;
Başucu kitabının olmazsa olmazı, ayrılmaz bir parçası, her baktığımda yüzümde beliriveren tebessümle hüznümün iç çekişleriyle kucaklaşmasının resmi… üzerine kazayla döktüğümüz kahvenin kokusu ve tadıyla, az siyah az beyazın harmanlanışıyla, kahverenginin buluşması… köşesi yırtık bir resmimiz, hiç bitmeyen kitabımızın sayfalarının Kitap Ayracı oluvermiş…
Hatırlar mısın…(!)
Mevsimlerden ne sonbahar ne de kış’tı. Sanki ilk baharı andıran bir akşamüstüydü, sahildeki buram buram balık ve yosun kokularının içinde kendi kokumuzun buluşması… Ekmek arası balıklarımızı alırken, yanında verilen bir peçeteye iletiştirdiğimiz notla birlikte kitaplıktaki yerini aldı o peçete…
İlk tanışmamızda birbirimize verdiğimiz kartvizit… o günün takvim yaprağı… Ilık bir rüzgarın ardından, başlayan yağmurla eşlik ettiğimiz ezgilerin kaset kapakları… İlk sinemaya gidişimizi, İlk konser heyecanımızı… O biletlerin hepsi durur, aşk romanlarımın kitap ayracı olarak… İlk şehirlerarası otobüs yolcuğumuzu hatırlar mısın bilmem, terminaldeki bayat çayın tadını…
Hatta; Koştura koştura geldiğimiz ve turnikelerde tek geçimlik kontörü kalan toplu taşıma kartını… Onlar da durur…
İlk iskambil oyunumuzdaki senin zaferinden sonra, unutuverdiğim ve terli avuçlarımda sıkışıp kalan sinek bir’liyi Hatırlar mısın…(!)
İlk kez gittiğin ilde attığın; boynu bükük üç yapraklı yoncayla ve kır çiçekleriyle tütsülediğin mektubunu… satırlarının halen nemli mektubunla birlikte, o kentin tarihi güzelliğinin kartpostalını. Hatırlar mısın…(!)
Hepsini özenle sakladım, sanki dokundukça canlanıvereceklermiş gibiler ve birbirinden güzel hatırasıyla ve anısıyla Kitaplarımın Ayracı oluverdiler…
Nergiz Oymak/24.10.2014