Merhaba,
Ah nerede o eski bayramlar diye başlasam cümlelerime nasıl devam ettiririm pek bir fikrim yok elbette. Fakat yine de ısrarla ah o eski bayramlar… Anneannem hep anlatır, onların zamanında bayram günleri eğlenceler olurmuş, tahta bacaklar, pomak kızları, çerkez kızları gösteriler yaparlarmış ve anlattığı kadarıyla bunların üstüne eğlence tanınmazmış. Mesela iki dargın insan o gün barışırmış en içten istekleriyle, gırgır şamata geçermiş bayram günleri, bir kaptan yemek yerler bir bardaktan su içerlermiş.Temiz giyilen kıyafet her zaman yeniymiş onlar için, yani tekrar kıyafet alma ihtiyacı duymazlarmış. Yani kısacası her şey o kadar içten ve samimiymiş ki anlatmakla o duygular anlaşılmazmış anneannem öyle der. Her bayram illa bu konular anlatılır ve her bitişinde yüzüme bir hüzün düşer en tatlısından. Her zaman aynı cümleyi tekrarlarım anneannemle beraber ah nerde o eski bayramlar… Şimdiki bayramlarda dargın insanlar birbirlerine tebessüm edip bayramlarını kutlamaktan bile acizler, bırak aynı tabaktan yemek yemeyi her yemeği farklı tabakta yiyorlar. Anneanneme gelen misafirlerden biri şu cümleyi kullandı ; apartmanın kapısının tozu alınmamış. Ben şok. Ah be güzel ablam nedir o, rencide etmek mi , küçümsemek mi , rezil etmek mi ? Yine biri, ikram ettiğimiz tatlıyı yerken, henüz yutmamış vaziyette, ağzını yaya yaya bana, canım o saati daha önce de sende gördüm, dedi. Bayramda bir insanı kırmanın ne denli bir saygısızlık olduğunu bildiğim için gülümseyip, evet yenisini almak nasip olmadı beğenemedim, diyerek konuyu kapattım. Sevmiyorum ben öyle şeyleri, üstündekini kaç paraya aldın sorusunu sormam mesela hiç kimseye. Yani anlayacağın bu bayramlarda bayram mı ? Benim bu günlere bayram deyişimin tek sebebi; sadece bayramlarda ailemle kahvaltı yapıyor olmam, sadece bayramlarda onları bir arada görüyor olmam. Benim için bayram onlardan ibaret, büyüklerimi bir arada görebilmek benim en güzel bayramım. Öyle bir bayramdan daha selamlar, herkeslerin bayramını en içten dileklerimle kutlarım..