Dışarıda kıyamet kopuyordu
Öyle yağıyorduki yağmur sanki her şeyi yok etmek istercesine,
Camdan bakıyordu masmavi gözleriyle,sonra usulca içeri yürüdü.Annesinin aldığı ayakkabılarını kutusundan çıkardı bakmaya başladı.
-Kızım bırak onu,
-Anne bir şey yapmıyorum sadece bakıyorum
-Peki,ama kirletme sakın!..
-Yok annecim merak etme.
Önce baktı,sonra elleriyle titrek titrek okşadı ayakkabılarını ve ardından kutusuna koyarak yeniden cama doğru yürümeye başladı.Dışarı baktı camdan babasını bekliyordu,her annesine sorduğunda az kaldı kızım gelecek dediği ama bir türlü şu kapıda gözükmeyen babasına…
Yeşim,7 yaşına yeni girmiş kumral sırma saçları,tatlı mavi gözleri ve şirin gülümsemesiyle İlkokula yeni başlayacağı için yüreği kıpır kıpır olan bir melektir.Evin tek çocuğudur.Ne kadar ufak olsada her şeyi düşünmeye çalışan zeki bir kızdır.
Babası, evet babası Cemal…
Yeşim’in babası kendi halinde bir oduncudur.35 yaşında kimsenin ekmeğine bakmaya tenezzül bile etmeyen,helal lokmadan bir lokma haram lokmaya adım atmayan bir adamdir..
Peki nerdedir Cemal Efendi!…
Cemal cezaevindedir….
Yine her zamanki gibi odunları kesmiş evinin rızkını cebine koymuş,saat erken olduğu için bir kahvede çay içeyim demiş ve kahveye gelmişti,Cemal. Ancak ne olduysa ondan sonra olmuştur.Cemal’in konuşmadığı bir komşusu vardır,Zafer.Zamanın çok kavga etmişlerdir.Ama Allah bilir ya Cemal’in bir kin yada garezi yoktur,bitti gitti der kendince hep.O gün kahvede yoktur Zafer.Cemal çayını yudumlarken içeri bir anda jandarmalar girer ve hiçbir şeyi söylemeden Cemal’i alıp götürürler.Kimse bir şey anlamazken işin aslı astarı daha sonrasında köylüye yayılan haberle belli olur.Zafer,Cemal’in konuşmadığı herkesin birbirine düşman bellediği ama aslında hiçbir zaman düşman olarak bakmadığı Zafer ormanda ölü bulunmuş.
İşte kim dediyse ne ettiyse de köyde bir tek küs Cemal ve Zafer olduğu için jandarma direk Cemal’i almış.Cemal ne dediyse de ispat edemediği için cezaevine gönderilmiş.Ve aylardır da dua eder durur Rabbine…
Her sabah kalktığında kızını hanımını düşünür.Açar ellerini göğe ;
-“Ya rabbim sen büyüksün,sen haklının hakkını verensin.Sen mazlumun yanında,zalimin karşısında olansın.Yardım et Ya Rabbi,yardım et ki bu günahla,bu iftirayla beni yaşatma.Beni karımın kızım yüzüne bakamayacak duruma düşürme.Amin”
Günler böyle geçip giderken,yine gece olur ve yatağına girer Cemal… Uykuya dalar ve öyle bir rüya görür ki, işte o rüya Cemal’i kızına kavuşturacaktır.Sabah yine kalkar ve duasını eder.Sonra gardiyana seslenir;
-Gardiyaaaaannnn!….
-Ne var be ne var,
-Müdür ile konuşmak istiyorum,
-Ne konuşacaksın müdürle aylardır buradasın.Her sabah suçsuzum diyosun,öldürmüşsün adamı git yat,
Cemal ömrü boyunca hiç sevmemiştir iftirayı,olmayan bir şeyi olmuş gibi dile getirmeyi ve bunu yapan insanları,hiddetlenir;
-Gardiyaaannn!… , der.O Aslan gibi gür ve ürküten sesiyle.
-Tamam be tamam bekle gidiyorum haber veririm sana.
Bu sırada evde’de ayrı bir heyecan vardır.Buruk bir heyecan… Yeşim 3 gün sonra okula başlayacaktır.Artık yavaş yavaş annesine sarılıp okulda ne yapacağını sormaktadır sürekli.Annesi de bıkmadan sıkılmadan her saat aynı sorulara cevap vermektedir.Ama cevap verirken yutkunamadığı tek soru vardır;
-Anne….
-Efendim kızım,
-Babamda gelecek değil mi o gün ?
-(Derin bir nefes alır,gözleri dolar ama belli etmez) Tabi ki gelecek kızım merak etme.
Öyle bir sevinir ki Yeşim,her şeyi unutur o cevabın verdiği mutluluk.Zavallı kadıncağız her seferinde cama doğru yürür ve ;
-Rabbim!.. Ne olursun sadece bir gün olsun gelsin,kızı okula giderken onu görsün yeter.Yalvarırım sana onu bize bağışla,der ve gözleri dolar ama beklemekten başka çare yoktur.
…
Cemal,müdürün odasına çıkar ve asla boynunu eğmediği o odada tek cümle çıkar ağzından ;
-Müdür Bey,
-Efendim Cemal,
-Katil İzzet’tir.
-Nasıl yani?
-Müdür Bey katil İzzet’tir.
-Nerden biliyosun ?
-Müdür bey,Zafer ile İzzet ormana avlanmaya gitmişler o gün.Sonra aralarında bi husumet çıkınça da İzzet önce kafasına vurmuş öldürmüş.Sonra da suç kendine kalmasın diye ormanda ki tek adam benim diye bıçakla kesmiş boğazını…
-Cemal sen nerden biliyosun bunları?
-Sorma müdür bey,sorma.Senden tek isteğim var..
-Bak Cemal.Seni hep dürüst,kimseyle işi olmayan,evine kızına karısına bağlı,helalden harama bir adım dahi atmayacak bir adam bildim.Ne istersen elimden geldiğince yaparım.Ama bana öyle bir şey söyle ki İzzet efendiyi köşeye sıkıştırayım.
-Bak müdür bey,benim haramla işim hiç olmadı.Olmazda.Kızım yarın okula başlayacak.Ben suçsuzum ve istediği tek şey benim orada olmam.Ne istersen yaparım ama benim kızımın yanında olmam lazım..
-Bana İzzet’i köşeye sıkıştıracak bir şey söyle..
Düşünür,düşünür ve rüyasını hatırlamaya çalışır.
-Cemal düşün bul sonra gel.Hadi aslanım başka yapacak bir şeyim yok.
-Dur dur,müdür bey çatı evet çatıdaki tuğlaların altında bıçak var Zafer’in kanı vardır o bıçakta.
-Gardiyaaaannn!!!!
-Buyrun müdür bey
-Cemal’i koğuşuna götürün.Jandarmayı çağırın bana
-Emredersiniz müdür bey,der.Cemal’i götüren gardiyan jandarmayı odaya gönderir.
Herşeyi jandarmaya detaylıca anlatan müdür artık sadece dua ederek gelecek haberi beklemektedir.Çünkü o da Cemal’in suçsuz olduğunu bilmektedir. İzzet’in evine giden jandarma Cemal’in dediği bıçağı bulur ve İzzet’i de konuşturur.Artık her şey çözülmüş Cemal’in suçsuz olduğu tamamen anlaşılmıştır.İzzet’i başka koğuşa gönderen müdür,Cemal’i çağırtır.
-Buyrun müdür bey,
-Cemal yarın sabah erkenden serbestsin aslanım.Git kızına karına kavuş.Hakkını da helal et.
-Helal olsun, der.
Ama gözleri öyle bir dolar ki sımsıkı sarılır müdür beye.Odadan çıkarken son kez arkasına bakar ve;
-Allah seni hanımından çocuklarından asla ayırmasın müdür bey.
-Allah razı olsun Aslanım..Allah razı olsun
Koğuşuna dönen Cemal artık saat saymaya başlar ve toplar eşyalarını yarın sabah kızının hanımının yanında olacaktır.
…..
Erkenden kalkan Cemal asla ertelemediği duası için diz çöker ama bu sefer şöyle dua eder;
-“Senin hikmetinden,senin büyüklüğünden sual olunmaz.Sen yaratansın,sen yaşatansın,Rabbim Kulun köleniz.Sen suçsuz olan , masum olan her kulunun dualarını kabul eyle.”
Ağlayarak kalkar ayağı ve yola koyulur.Kapı açılır,koridorlarda son kez hızlı adımlar atan Cemal’e gardiyan ters bir tavırla;
-Yavaş ol yavaş..
-Nereye yavaş ol be gardiyan.Yetişmem gerek.
-Hayırdır Nereye ?
-Kızım bugün okula gidecek.O gitmeden görmem gerek
Gardiyanın içi bir buruklaşmıştır.Cemal artık suçsuz da olduguna göre ona bir şey diyemez.Sonra gözleri dolar ama yine de sert bir ifadeyle;
-Ne yavaşsın be adam yürüsene hadi, İşimiz var seninle mi uğraşacağım bütün gün.
Belli etmeden gülümser Cemal…
-Anneee!
-Efendim kızım,
-Hazırım ben,
-Bakayım,oyy kurban olurum kızıma ben.
-Anne hani babam gelmedi,
-Kızım şey baban…
-Ney anne,
Yine dolar gözleri yutkunur ama söyleyemez
-Yetişecek kızım birazdan
-Anne yalan söylüyorsun.Gelmeyecek babam.
-Kızım ben ve baban sana ne zaman yalan söyledik.
Gerçekten de hiç yalan söylemediler.Tartışsalar da hepsini düzgünce anlattılar o mazlum yavruya.Boynu bükük anne tutar kızının elinden artık çıkma vakti gelmiştir.İçinden son kez;
-Rabbim!Yalvarırım yardım et.Bismillahirrahmanirrahim.Der ve kapıyı açar. Ufak kız ve anne bir bakarlar ki kim olsun kapıda
-Babaaaaaaammmm,der ve atlar boynuna Yeşim babasının..
-Yavrummmmmmm,der Cemal’de sımsıkı sarılır kokusunu çeker. Zavallı kadıncağız diz çöker ve başlar ağlamaya.Ağlar ama ağlarkende dua eder;
-Şükürler olsun.Allahım sen beni yavruma mahcup etmedin.Sana şükürler olsun..
-Baba,
-Efendim kızım
-Korktum biliyormusun,
-Neden kızım ?
-Annem hep gelecek dedi ama ben gelmeyeceksin diye korktum.
-Kızım biz sana ne zaman yalan söyledik.der ve hanımına gülümseyerek göz kırpar.
Koluna hanımını alan Cemal Efendi,kızının da elinden tutar ve sohbahar meltemleri esen o patika köy yolundan okula doğru yürümeye başlarlar.Birbirlerinin ellerini bırakmadan,sımsıkı,vargüçleriyle birbirlerine bağlı kalarak..
ÇÜNKÜ ONLAR ASLA VAZGEÇEİLMEYECEK BİR HAYATTA YAŞIYORLAR.ONLAR BİR AİLELER…