Kaptan yine güzel sesiyle soluna dönmüş nağmesine nağme ekliyor. Uzaktan izliyorum kelimeleri sesinde dalgalandırışını. Ağzından çıkan her sözde farklı bir adam oluveriyor. Kendinden geçiyor söylerken. Dinledikçe sanki ben de onunla açılıyorum, kocaman bir denizde. Ufuk yok. Gözlerimi açana kadar bin bir çeşit hayale dalıyorum. İçinde buluyorum kendimi cennetin, derken gözümü açıyorum, kaptan karşıdan bana doğru geliyor. Bir gülümseme… Belki yıllardır görmediğim kadar samimi, sıcak… ‘Oturalım mı?’ diyor, oturuyoruz.
Kaptan, özgür ruhlu, güzel sesli kaptan. Tane tane konuşan, konuşurken gözlerimin içine bakan kaptan. Alışmak istemiyorum sesine, sazına, bakışına… Sen derya derya gezerken ben hep başı önünde, limanda kalıp arkandan bakan kadın olmak istemiyorum. Sorma be kaptan, neden diye sorma, belli değil mi sebebi? Anlaşılmıyor mu korktuğum, gözlerimden?
Hani diyorlar ya deniz insanı çeker yutar diye. Söylesene kaptan, senin içinde kaç deniz saklı da bu denli kaçınılmaz oldun, vazgeçilmez oldun bende?
Nedir bu, anlamadım. Her halde duam kabul oldu, en güzelinden. Bir dostum olsun istedim, yolumda yürüyecek yahut kolumdan tutup yoluna çekecek bir dost. Birazcık huzur istedim ve sen çıktın karşıma.Ah kaptan ah, sen bu satırları hiç okuyamayacaksın, kim bilir belki hiç bilmeyeceksin aklımdan geçenleri. Bana baktığın o kısacık zamanda, görmeyeceksin gözlerimde ne hissettiğimi. Olsun kaptan, olsun…
Sen çalacaksın ben dinleyeceğim. Sen hiç kötüyüm demeyeceksin, bakışlarındaki o tarif edemediğim güzellik hiç kaybolmayacak, sen hiç hasta olmayacaksın, hiç canın yanmayacak.Ben senin varlığınla hiçliğe ereceğim.Sen söyleyeceksin, ben ağlayacağım. Sen kendi derdime sanacaksın. Olsun kaptan, olsun…