Öz itibariyle ele almayı bıraktığımız insanın kendi doğasına aykırı davranışlarını sıraladığımız öğütler, nasihatler onları en çok kendinden uzaklaştıran, varoluşlarına ilave “özellikler” ekleyen etkenlerdir. Bu etkenler sahibi olduğu insanı değiştirir, iyi bir birey yapar, aktarıldığı insanlara da bunları bulaştırır. Şüphesiz ki bu etkenlerin her biri ahlaki düzeye uygun olarak düzenlenmiş gibi gözükse de kendi içlerinde artı kaygılar da taşırlar. Bu kaygılar tasarlamaya çalıştığımız insan tipinin en kurmaca haline sebebiyet verir. Öz olarak bildirdiğim içi boş niteliğimizin içini boş olarak bırakmamaya gösterdiğimiz gayret bizi olumsuz etkileyemez diye düşünüyoruz. Bu gayretin yaşam amacı olduğunu, iyi birer birey olarak yetişmemizde anahtar röle sahip olduğunu ve bu anahtarı kullanmayanların o hayat kilidini açamayacağını vurgulamak bize hep üst düzeyde zevk yaşatır. Halbuki yaşamda bir kilit ve bulmamız gereken bir anahtar yoktur. Bunlar amaç bulma gayesiyle yaptığımız tasarımlardan başka bir şey değildir. Zihnimize sahip olmanın verdiği gurur ve o zihni her şekilde kullanabilmenin zevki gibi gereksiz, kendimizin elde etmediği özellikleri kaynak olarak alır, bu kaynağın ışığında boş odada anahtar arar, bulanlara inanır, bulmayanları suçlar ve aşağılarız. Bu amaç arayışı, gaye özlemi içinde yaşamayı unutur, ağaç olmak isteyen yaprak gibi varoluşumuzu yadsır, ondan içten içe iğreniriz. Bu iğrenme ve tiksinme ne zaman ortaya çıksa hemen yeni bir anahtarı tasarlar, yeni kilitlerin peşinden koşarız. Üstelik yanlış anahtarlarla yanlış kilitlere koşanlar da var. Ama mahiyet itibariyle ikisi de aynı saçmalığın ürünüdür. İnsanı sahip olması gerekmeyen iyiliğe, ahlaka tabi tutarak yaptığımız ahlaksızlık bu anahtarlardan bir tanesidir. Mahkum ederek kazandıracağımız ahlaki ilkelerin her biri o mahkumu özgürlükten biraz daha uzaklaştırır. Özümüzün temel özelliklerinden biri olan ve kendi sonucu olarak bize nihayetinde zaten ahlakın ilkelerini özgürce kazandıracak olan özgürlüğümüzü kurban etmemizin altında tutarlı bir sebep göremiyorum. Zaten estetik mahkumiyetlerle tutsak bıraktığımız insanın biricik kalan özsel niteliklerini de böylece etkisiz bırakır ve bunu gururla sunarız. İnsan tasarımlarını aynı zamanda kendi varoluşuna da bu kadar etkili bir şekilde uygulayan tek varlıktır.