Bölüm 8: Okulda İlk Gün -3!
“Kemseye çeleşmeyeremmm!”
Mühendislik bahçesi!
Cumali, kütüphanede yediği dayağın şokundaydı. Sağ kolunu ovuşturuyor, çenesini oynatmaya çalışıyordu. Fakülteye kadar yürümüştü. Bacağına bir şeyin tırmandığını hissetti.
“Miyavv, breh miyav!”
Cumali:
“Kıştt! Pire torbası!” Kediye bir tekme savurdu.
Hayvanseverler Grubu!
Hayvan savunucusu ve doğa aşığı bir grup. Trakyalı Ayıcı Belma en etkin elemanıdır. Eylemlerde ‘Kakao’ adını verdiği boz ayısıyla boy göstermektedir. Erasmus programıyla, Hintli Nasran ve Taylandlı Link gruba üye olmuştur.
Ayıcı Belma:
“Ne tepikliysın pisiyi beya?”
Cumali:
“Huylanıyorum kardeşim! Ne yapacağı belli olmuyor ki!”
Yılancı Nasran:
“Bırak şimdi kediyi de ilk kez görüyorum seni, kimsin?”
Cumali:
“Herhangi bir vatandaşım kardeşim, sana ne? Fakültenin muhtarı mısın?” Cumali’nin ses tonundaki artış Kakao’yu asabileştirdi.
Ayıcı Belma:
“Sakin ol kızanım!”
Taylandlı Link, estetik bir atlayışla Cumali’nin sırtına yapıştı. Elleriyle ağzını ikiye ayırdı.
“Casus musun ulan sen? Kim gönderdi seni? Hangi gruba çalışıyorsun?”
Cumali:
“Kemseye çeleşmeyeremmm!”
Ne dediği az çok anlaşılıyordu. Hintli Nasran, kobrasıyla Cumali’nin boynuna düğüm attı:
“Konuş ulan şerefsiz!”
Cumali:
“…Casus… Değilim!”
Ayıcı Belma:
“Konuşma ulan şerefsiz! Kakao! Tut kıs, kıs, kıs!”
Ayının tasmasını çözdü. Kakao, kedinin yumakla oynadığı gibi Cumali ile oynamaya başladı.
Cumali artık kendinde değildi!
Bacakları onu taşımıyordu. Buna rağmen ‘boş minibüs bulurum’ düşüncesiyle yukarı, Mimarlık’a kadar yürüdü.
Bineceği minibüs, on beş dakikada bir geçiyordu! Saatine baktı, daha on dakikası vardı. Tuvalete gidip kendisine çeki düzen vermeyi düşündü. Mimarlık, Güzel Sanatlar Fakültesi ile iç içeydi. Heykellerden sola döndü. Tuvalete girip pisuara durdu:
“Oyyş! Neredeyse paçamdan akacak!” Kabinlerin kapıları ardına kadar açıldı.
LGBT Grubu!
Grubun en etkin isimleri: Can, Doğa ve Malanbu!
Malanbu, Öğrenci Değişim Programı’yla gruba dâhil oldu.
Kabinlerden çıktılar. Diğer erkekleri dışarı çıkardılar.
Can:
“Kolay gelsin!” Pisuara eğilip baktı. “…Bunu daha önce görmemiştim. Yeni galiba! Nereden aldın?”
Cumali:
“Ya gidin işinize! Rahatça işeyelim.”
Doğa:
“Pek de sevimliymiş! Göze de hitâp ediyor. Kullanışlı mı bari?”
Cumali:
“Akmasa da damlıyor! Tövbe tövbe, derdiniz ne sizin?”
Malanbu:
“İlk kez görüyoruz seni, kimlerdensin?”
Cumali:
“Bir yere bağlı mı olmak lâzım kardeşim, tek takılamıyor muyuz?”
Can:
“Sinirlenince çok seksi olmuyor mu?” Grup üyeleri, Cumali’yi sıkıştırmaya başladı.
Cumali:
“İmdaatt! Adam sıkıştırıyorlar! Hatta adama değdiriyorlar!”
Doğa:
“Kıpraşma sen de seveceksin!”
Cumali, kemerini bağlayamadan tuvaletten kaçtı.
Öğrenci evi!
Mazlum ve Ökkeş, salonda karşılıklı kanepelere uzanmıştı. Cumali kapıyı açıp eve girdi.
Mazlum:
“Hoş geldin bebeğim!” Cumali yere yığıldı. Arkadaşları yardımına koştu.
Ökkeş:
“Ne oldu oğlum? Aç gözlerini.”
Mazlum:
“Kollarından tut da kanepeye atalım!” Kanepeye yatırıp yastığını düzelttiler.
Ökkeş:
“Tentürdiyot lâzım. Sen de biraz su getir. Ayıltalım şunu.” İkisi de içeri gitti.
Cumali’nin başucundaki telefon çaldı. Gözlerini aralamaya çalıştı. Ahizeyi kaldırıp kulağına götürdü.
“Efendim?”
“Alo, Mehmet abi?”
“Ne Mehmet’i ulan! Çevirdiğin numaraya baksana, öküz!”
“Kimsin ulan sen?”
“Asıl sen kimsin? Hangi gruptansın? Beni mi takip ediyorsunuz, şerefsizler?”
“Neresi ulan orası? Adresini ver bana adresini!”
“Yaz ulan! Viranşehir Mahallesi, Yeşilkent Sitesi, numara dört. Bekliyorum ulan!”
“Bekle geliyorum!”
“Gelmeyen adidir!” Karşıdaki, telefonu kapattı.
Cumali, ahizeyi yerine koyarken kapı çaldı. Cumali, o stresle bayıldı. Mazlum kapıyı açtı. Gelen tantuniciydi!
“Eyvallah birader! Ustaya selamlar.”
Ökkeş:
“Kim geldi?”
“Tantuni söylemiştim!” Ökkeş, poşete baktı. Paketin üstünde ‘dörtlü’ yazıyordu.
Ökkeş:
“Dört lavaşlısı da mı var ulan?”
“Şefin özel tavsiyesi!”
“Adı ne?”
“Genç kız rüyası!”
Ökkeş, sadece arkadaşlar arasında anlamı olan bir bakış attı. İkisi de sinsice gülümsedi.
Mazlum:
“Cumali’yi ne yapacağız?”
“Yapılacak şey belli. Çocuğu okulda rahat ettireceğiz!”
Ökkeş, yapılacakları kafasında kurmaya başlamıştı. Mazlum’un aklında ise tek bir şey vardı; tantuni ile ayranı aynı anda bitirmek!
—Sonraki Bölüm—
‘Dondurmacı Veysel!’
Yasin Numan Yılmaz