İskender’in büyükbabası dönemin Makedonya kralı II. Amyntas’ın hekimi olan babası Nikomakhos’un oğlu olan Aristotales diğer bir adla Aristo, ilk gençlik yıllarında Platon’un öğrencisi olarak başladı felsefeye. Daha çok okumaya olan ilgisi dikkatini çekmişti Platon’un ve ona okuyucu adını takmıştı. Ancak bir takım fikir ayrılıkları yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştı Akademia’dan. Özellikle retorik (hitabet) sanatı ile ilgili görüşleri Platon ile farklılık gösterecektir. Platon’un vefatından sonra Akademia’ ın başına geçen isimle de aralarının iyi olmaması sonucu belli bir süre sonra kendi okulunu kurar ve adına Lyceum adını verir. On üç yılı geçkin kurmuş olduğu bu okulda metafizikten siyasete, mantıktan ahlaka bir çok dersler verir. Aristo’nun günümüzde en bilindik eserlerinden biri etkili konuşma, ikna sanatı ve konuşmanın önemini anlattığı “Retorik” isimli kitabıdır. Hitabet sanatının bir çok yönünün incelendiği bu eser de Aristo retoriği üç ana bölümde incelemiştir. Ethos, Pathos ve Logos. Ethos’ta; kişinin karakter ve itibarının ön plandadır; konuşanın kim olduğu kadar dinleyicilerin sezgileri de önemlidir. Pathos; ne söylediğinle değil nasıl söylediğinle yani durumla değil duygularla ilgilidir. Logos ise; içeriğe önem vererek ne söylediğinin önemli olduğu hitabet biçimidir ve beyni önemser. Kısaca denebilir ki; Ethos kim olduğunla, Pathos nasıl olduğunla, Logos konunun ne olduğuyla ilgilidir. Bir dönem ünlü Makedon kralı büyük İskender’in de hocalığını yapmış olması onu Asya seferinde ölen kral yüzünden başlayan iç karışıklıkta Makedon taraftarlığına dönüştürür. Bu bağlamda kendini anlatamayacağını düşünen ve Sokrates gibi bir son akıbetine uğrama ihtimalinin olacağını bilen Aristo Atina’yı terk eder. Kendi deyişiyle “Atinalıları felsefeye karşı ikinci bir suç işlemekten kurtarır.”
Ertan Yavuz
icaforiz_