Kendimce “Aşk”ın garip tanımlarını yazdım ve okudum.
Aşk öncelikle dil sürçmesidir.
Aşk hızlı yaşayıp genç ölmektir. Şapkadan çıkan tavşan, davetsiz bir misafir ve son dakikada gelen haberdir.
Aşk bir aruz veznidir. Kalemi yazdıran defterdir. Hiç geçemediğin sınav ve hocanın bilmediğin yerden yazılı yapmasıdır. . Dört bilinmeyenli denklemdir. Pi sayısı gibi sonsuza uzayandır.
Aşk bir dindir. Kutsal kitaptır. En büyük günahtır. Suç ve cezadır..
Aşk sarhoşluktur; İçilmemesi gereken o son kadeh ve ardına tersten yakılan sigaradır.
Aşk bir hastalıktır : Hem bir obsesyon hem kompulsiyondur. Ayrıca Alerjik reaksiyondur.. Narkozsuz ameliyattır.
.Aşk radyoaktif bir elementtir. Soğuk füzyon, çekirdek tepkimesidir. Atom bombasıdır.
Aşk kendi mezarını kazmaktır. Tükürdüğünü yalamaktır. Karadeniz’de batan gemidir. Balıksız bir deniz ve yukarı akan şelaledir.
Aşk kanatsız uçmak, paraşütsüz atlamaktır.
Aşk Zincirleme kazadır. Kamyonun çarpmasıdır. Öküzün baktığı o trendir..
Aşk futbol gibidir; kendi kalene gol atmaktır. Ofsayttan yediğin gol, verilmeyen penaltıdır. İki sarı bir kırmızı karttır.
Aşk tek rakamdan kaybettiğin piyangodur. Seçimde sayılmayan oydur..
Aşk Sertap Erener’in bir şarkısıdır ve Gustav Klimt’in Kiss resmidir.
Aşk monitördeki hata kodu, mavi ekrandır. Çöldeki bedeviyi bulan kutup ayısıdır. Kuzey Kutbu’nda orman yangınıdır.
Aşk limitli bir telefon hattıdır. Asgarisi ödenmiş bir kredi kartıdır. Çiş gibidir, geldiğinde tutamadığındır.
Ve Aşk çok acayip bir o kadar da hayret birşeydir.