Kader doğarken gönlümüze örmüş alnımıza yazmış yaratan düşün ve düşler kurarak var olanı bölüşün. Ne güzel lakin bizler ah bizler nankörleriz çoğumuz neden doğrumuzla çoğumuz kıymet bilmeyenleri kolumuzla oluşumumuzla yanımıza almıyoruz gerçi alsak ta gelmez kör inat sevmez sevilmez! Dünyayı bizler evlat edindik evlatlarımızı büyütemedik ben sizler gibi bir çocuktum büyüdüm sevemedim ya da sevdim sevilemedim yetmedi yetmeyende güldürmedi süründürdü asla sevmedi… Geceyi gülen gözleri bildim kendime geldim geniş pencerenin önüne gittim penceremi açmam dedi, git dedi işte bundan sonra hayat bana yetmedi lakin pes etmedim, ben gülümsedim görmedi görmesin zaten görmesi için gülmedim kendim için güldüm.
Baktım gülümsemem neşenin habercisiydi matemin ölümüydü gün dönümüydü sökülen gönül yaralarım tebessümün ipleriyle sabrımla varışımla anlayışımla aşkla ile diktim. Yok, oldu sevmeyenlerin karanlık gölgesinin bilinmezlik kılıksız suratı. İşte bu günden gün dönümünden sonra şiirlerimin yazılarımın içine tebessümleri acıtmadan gel gel diyerek içlerine serptim
Yazıklar olsun demenin acı feryadı yediğimiz kazıkların haddi hesabı hiç yok, saydım bir gecede binleri geçti, neden bizler bunu seçti belki de tecrübe içindi! Her beyaz sayfaya yazarken gülümsemeden ölümle içli dışlı bir gecenin karanlığını yazdım, aydınlık varken.
Artık bu kez mevsimlerim ve sancılı doğumla doğum yaparken düşük yapmayacak, ölü doğan gün ışığı karanlık değil aydınlıkla doğacak saracak hayatı anlatacak, aşkın güzelliğiyle bana diyecek ki, karmaşık gönlünü benimle düzenle, hatta sen dur ben düzenlerim, bak için kapkara oysa doğarken beyazdı, silinmeli artık bu yüreğin karası.
Hatırlıyorum çocukken içimde aydınlık coşku sevinç var beni gökyüzünde uçuran.
Anlamsızdı oysa dün hayat içimdeki dilimdeki yaramdaki sızımdı güldürmeyen. Şimdi bak sevgiydi içimde dinmeyen aradığımdı simdi bulduğum kavuştuğumdu bitti şimdi özlem.
Sevemediğim kadardı hayat, radardı sevgisizliğimi yakalamayan göz yuman nefrete koşturan isyan bayrağını açtıran, ne kazandı çalışmayan radarı kuran?
Çektiğimiz eziyet elbette ki meziyet aşk kadardı içine sığmaz derken sığan yok olan oysa o günlerde acıları meziyet eziyet bilmediğimi hatırlarken kendime kızıyorum.
Şimdi akıtsam da gözlerimde sağanak sağanak gözyaşı, kabul etmez hayat, çünkü aşkla sevmeyle tanıştım, o kederli gününde duayla sunmuştum dilekçeni, artık kavuştun aşkla sevgiyle birde yanında var ilham perin artık ne zaman aklına eserse yaz üşenme ilham perini gönderen Rabbindir bilirsin. İster yatıya kalsın istersen sen onunla git yatıya kal yatıya, artık kazandığın maneviyatınla artık diri ve dingin zengin işte sevgin yaz artık neşeni, şimdi nasıl yazmayayım neşeyi aydınlık köşeyi hatta pür neşeyi?
Söylemlerim artık bilinmeze, diyeceğim ki artık yoktu da tek bir anlatacağım seni yıkacağım inşa ederek saraylar kuracağım. Biraz fazla sitemkâr olsam da hak etti bitti artık sitemim ve bilindik aşk sevgi ile artık içli dışlıydım, elbette ki içinde yanacağım ham içen pişeceğim
Yaşamın acıklı taraflarını görmeden gülümseten yanına yaklaşamayız ki anladım bunca dram ise hem acıklı hem de gülünç yönleri ile gülünç duruma zaten düşürüyor!
Aşk sevgi erdemli davranışları gönü yükselterek vermek amacı olduğu için her türlü toplumsal sorunu problemleri çözer formülünü gönlümüze çizer işler.
Mektebim yaşamın acı yanı değil, canı saranı acıtmayanı olacak artık aşk, hep seveceğim huzuruyla kapıldığım rüzgârı aşkım dün bilmediği yüreğime tek aşk sözlerini kelimelerini öğreteceğim, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç