Aşk mümkünüm, yol beni sana çıkardı. Meğer ben yıllar yılı ve senin kim olduğunu bilmeden hep sana teslim etmişim kelimelerimi. Ağzımı burnumu kıran harflerin düğümünü sen çözmüşsün resmiyette. Adım kaldırım taşında senin ayak izinde can bulmuş, gökler hakimi Tanrım yollarımızı henüz birbirine çıkarmasa da ismi lazım olmayan hayalleri bir kenara attım. Gözlerinin rengini bile bilmiyorum mesela; saçların koyu kahverengiyle mi demlenir yoksa sarının bence en âşık tonu mu? Çok acı çektim; kalbimin cenaze marşını bile yazdım yokluğuna, artık senin kalbinde mutlu olmak istiyorum. Bıraktım olmazları, nüfusu bana dolmazları, adımın yanına soyadı yakışmayanları, başkalarına sevda bana hiç olanları… Temizim. Sana anlatacak çok acı ama senli şenliklerde beni bayram eden çok sevda var. Bu duvarlardan o kadar yoruldum ki hiçbiri anlamadı beni; senin duvarlarında nefes alıp cadde üzerinde yanlış bulunan o sayfaları yırtmak gerek. Karşıya senin adımlarınla geçmek istiyorum mesela, topalladığım dünlerin beni sana koşturan mükafatı olsun istiyorum ayaklarım. Acı deminde en koyusu oldum zamanın, gözyaşlarımı sen sil istiyorum. Çok üzdü beni yanlış adamların doğru zamanları…
Aşk mümkünüm, yazdığım o acılı mektuplar hep yanlış adamlara ulaşıp sonunda okunmadan yırtıldı. Sana gelebilmek adına kalbimi çok yıprattım. Artık gerçeği, sensiz seninle olabilmeyi görüyorum; kim olduğunu bilmeden şu an, varlığımın her bir parçasının mutluluk aslını Sana adıyorum. Boyun kaç santim aşar acaba beni? Saçlarıma vuran aklar yıpratır mı gözlerinin saadetini ? Beni sadece ben olmakla birlikte Sana ait kıl istiyorum. Namaz kılıp şükreder gibi sev beni, secden yalnızca Yaratana değdirse de varlığını; ettiğin duanın son paragrafı olayım istiyorum. Allah bizi bize kabul etsin aşk mümkünüm. Kıyafetim Sana gelmeye hep münasip ve kalbim seni sevmeye hep muktedir…
Göz cennetinin kapısında beni karşılayacağına söz verirsen sözlümsün. Sen hep varsın gibi hep yalnızca sana aitim. Başkasının yasaklı kelimelerinde bir salise olsun dem tutmayacağım , hep ortasına rastlayacağım seninle gülerek içtiğim kahvelerin. Çok ağlattım kalbimi be sevgilim; aşk mümkünümde nefes almak saadetiyle katlandım bu acıya. Yanlış adamların kırık salıncaklarından düştüm.
Peki tamam, kıskanma sakın. Başka kimse yok. Herkesi sen diye sevdiğim için her bir acının özür tarifesi üzerinden ücretlendirilecek bu sevda; aşk mümkünüm, ben, yolları bilmediğim hayatın topuklu ayakkabı cesaretine senin için katlandım; Senin mümkünlüğün mümkünse her seferinde… Kalbim çıtırdıyor, kelebeklerin cesetlerini topluyor hayal kırıklıkları. Bırak toplamından sen çoğalacaksa toplasınlar, çöp toplama saatini asırlardır kaçırdı zaten sevda.
Koşuyorum, görüyor musun? Kırılan kalbimi senin varlığının tiryakisi olan aşkımız onaracak. Bende sen zaferleri, sende yaprakları bende yeşeren sevda varken ve bir bakıma bizce her şey çok güzel olacak. Şarkı biterse de bitsin bırak, ben senin sesine tamamım.
Aşk mümkünüm, senin varlığına benim varlığımda edilen her şey bir söz artık.
Seni seviyorum, hoşça kal mutsuzluklarıyla işi bitip geri dönüşü bana aşk olan aşk mümkünümün mümkün sevdalısı…
Başkalarında yobaz türküleri çalınıyor, tangosu sevmek bizim aşkın. Sarıl sevgilim; her evet’ine bin evetli sevdanım…
Dilara AKSOY