Sen benim satırlarımda nefes alıyordun, aldığın nefesin bütün hakları bana aitti bu yüzden. Sen, sırf ben benden gideyim diye gişe rekorları kıran aşk oyununda bir de beni başrolde oynatıyordun. İkimizin de yağmurları farklıydı; sağanaklarda tükettiğimiz gözyaşları haklarınca. Sen benim gecelerimde değilken bile hecelerimde uyuyordun. Masal anlatıyor sanıyordun harflerim, aslında hiçbiri gözündeki bir damla yaşa ninni söylemiyordu. Ninni söylemeyip uyutmayan masal anlatır mıydı, hiç mi düşünemiyordun?
Aklım çay molasında seni düşündüğünde şekersiz içtiğim çayın en gizli şekeri sendin. O kadar zayıftı ki bedenim, kalori insafsızlığına düşmüştüm senin o şeker hâlinin…
Dur durakları kar tanelerinde üşüyen fötr şapkalı kadındı artık bizim için. Isıtmamız için ona bizim aşkımız gerekliydi; biz dedim Aman Allah’ım! Aşk çiçekleri açmaktan vazgeçecek şimdi. Siz’e sen demek gibi bir hataydı bu benim için.
Gözlerim hep açık; ruhumu tüh yazık zarfında okuduğumdan beri ruhum ruhani anlarımın şevkinden nasibini alamıyor yalnızca. Aslında biliyor musun? Satırlarımda satırlarınla yaşayıp satırınla beni vurdukça harap olan ben oldum ya; yalnızca satırlarda yaşayan ben oldum aslında. Bu yüzden kalem namusum üç çocuk yapmak hakkından nasibini alamadı, yalnızca seni bekledi ve sen yalnızca hoş sözlerimde geldin… Bir hazin öpücük kondurdun yıllardır bakmaktan kaçındığım yıldızlara; yanağında açtığı sivilce izli öpücüğünle anıp da seni, o da benden gitti arsızca…
Sen bana neler ettin! Bazen meledim, bazen şakıdım, bazen koştum yoruldum ve bazen kahkahalarla güldüm ya; aslında bazenlerimde bazen seni yaşamak güzeldi. Şimdi ses kısıklığına ver suskunluğunu hayalinin, damladığım gönülsüz yuvanın kapıcısıyım. Taze bir sevmek var, aşk lazım mı aşk? Ben kalp Servet’imi bir tek sana borçlu olacağım. Yok deme, çok de; sadece sana de; yalnızca senin kapında kapıcıyım. Ekmek gibi, su gibi ve yaşamın taşan ölüm nöbetleri gibi… aşk lazım mı aşk? Lazımsa kalbimi çıkarıp vereyim. Yaşarsam sakince ve telaşsız; yaşamak denirse kalpsiz ve ansız, işte yalnızca bu da sende mümkündür.
Tümcelerimde tüneyen arsız kuşum; örneğe ne hacet ötmene ben çokça hasret… Yeter ki burada olduğunu bileyim, bileğimin hakkıyla alnımın sen teriyle bizi yaşatmak için ölümlü dünyamın ölmeyen aşkını da bizim için yine ben severim…
Dilara AKSOY