Sahi neydi bu gecenin Bağbozumu ?
Bağ bozumu meyve olgunlaşmadan alınamazmış. Olgunlaşma evresinde de meyveye neyi verirsen onu alırsın. Adeta düşüncesiz insan bi yerde, sen ne verirsen o da sana onu veriyor. Sahi bitkiler de fotosentezle mi hislerini ortaya koyuyor dersiniz? Bi yerde bakıldığı zaman kadın gibi soluyan menekşeler var babaannemin bahçesini süsleyen. Tıpkı bir kadın; gündüz dağıttığı oksijeni dengeleme isteği ile hava kararınca ortama bolca karbondioksit bırakıyor. Size birilerini anımsattı mı? Yok yok, benlik bi mevzuu değil, herkesin batıracağı çuvaldız kendine.
Gecenin bağ bozumu bu hikayede yalancı hasatın bize bıraktıkları; yaşayamadıklarımız.
”Elim ayağıma dolaşmıştı gördüğümde, daha doğrusu gerçekliliğini göremediğimde. İnsanların ekmek için kapış kapışa birbirini ezmesini şimdilerde anlıyorum. Aşka aç bir insan görecelik kavramı olmadan karşısındakine doğru insan yakıştırmasını bir buçuk hafta içerisinde yapıyorsa ve beraberinde tüm geçmişindeki doğru kadınlara inat bekletme süresini hiçe indiriyorsa bu sadece bir parça duygunun yoksunluğundan ileri gidebilecek bir şey olmadığını görmelidir.” Zaten bizi her rakı masasına sürükleyen de bu görecelik kavramının kadehlere sığamaması değil midir? İlk duble gibiydi böyle yetmez ya insana biraz daha fazlasını istersin, o ikinci kadeh olmayacağını bilsen ağzımı bulaştırmam dersin.. öyle işte.. Tadına doyulmaz bir mutluluk abidesi, sonu gelmeyen gelecek hayali ve takılı kaldığın bir acaba silsilesi. ”Acaba”
Zaten bu soruyu sormaya başlayınca yanlışlarını bilmiş oluyorsun karşında duran her ne ise onca şeyi. -bazen bilmemek daha büyük bir erdemdir. Seni duymayan kulaklara karşın kulaklarında bir tını boy-gösteriyorsa işte gelsin ”Bağbozumu”