Bağımlılık… Nelere bağımlı olur insanoğlu?
Kitap okumaya? Resim yapmaya? Yeni şeyler öğrenmeye? Hiç birine evet diyemiyoruz değil mi?
Ama nerede kötü alışkanlık , nerede hayatımızı mahvedecek bir şey var, gider bağımlısı oluruz..
Hayatımızla, elimizdeki mutlulukla hiçbir zaman yetinemez, saçma sapan, bize faydasından ziyade zararı olan işlerin peşinden koşarız.
Sadece kendi bağımlılığımız ile de yetinmez, peşimizden diğer insanları da sürükleriz. Sayı arttıkça artarken, biz asla dur demeyiz.
Biz mi istedik peki ‘bağımlılık’ adı altında birinci sırada yer almayı? Bağımlı olduğumuz her şey , asıl bağımlısı olmamız gerekenlerden çok uzaklara götürüyor bizi. Yok ediyor asıl ideallerimizi.
Farkında olmaksızın…
Sağlığımız ile oynuyor,hayatta yapılması gereken iyi şeylerden alıkoyuyor. Belki de herşeyden…
En mutlu olacağımız günleri, çocukluğumuzu alıyor.
Peki gerçekten biz mi istiyoruz böyle olmayı? Koşmak varken sürünmeyi, gülmek varken ağlamayı, rahat nefes almak varken, belki de hayattaki en kolay ve en güzel şey nefes almakken bunun için ilaç kullanmayı… Bunları biz mi istiyoruz, böyle olmamalı.
Bağımlısı olduğumuz bir şey daha var ki o en acı verici… Pişmanlık duygusu. Televizyon bağımlısı oluruz,küçük yaşta gözlük takmaya başlarız,telefon aynı şekilde. Sigaraya bağımlı oluruz,kanserden hayatımızı kaybederiz.Alkole bağımlı oluruz,şuurumuzu kaybeder olmadık şeyler söyleriz… Sonunda da pişman olmaya bağımlı olur,her gün keşke deriz.
Bağımlı olduğumuz şeyleri göz önüne alıp bir düşünelim şimdi,keşke der miyiz?