Eskisi gibi değilsin bana.
O anlamlara gelmiyorsun artık.
Gözlerin bütün sorularıma manen cevap bulduğum yer değil.
Sende kayboldum zannederken, senden sonra kaybolmuşum meğer.
Kalbim buz tutunca mutlu olurum sanmıştım.
Tüm dertler özlemden gelir, dertlerse en büyük engellerdir yaşamaya sanırdım.
Oysa dememişler mi, ya ben inanmamışım ‘’Aşksız bir yürek çorak bir toprağa benzer.’’ diye.
Bahçe olmaktan vazgeçen bir kadın yakışıksızlığı ve
Islanmayan gözlerimle, kurak bir topraktan daha da anlamsızlaşmışım işte böyle.
Olmak varmış.
Hayatın bir yerlerinde miktar miktar olmak.
Olmak içinse mayalanmak.
Geçmek bilmeyen saat dilimleriyle arafta.
Kendilerini yüzümden aşağı yuvarlayan yaşlarım uyandılar bu akşam.
Çekmişler içlerine tüm mayasını aşkın ben anlamadan.
Ne geleceğini bilmeden dayanabilmekmiş sabır…
Ben sabredemedim.
Akışına bile bırakamadım.
Ama bir şey yapmaya da cesaretsizdim.
Boşluğu sıkan mengeneler acıdan çok yaktı canımı.
Belki de buydu bedeli.
Tamamlamış sayılır mıyım?
Ağlayabilmek ve kalbimde sevebilmek gücünü yeniden hissetmek,
Fazla bir ödül değil mi şimdi bana?
Şükran sahibine ulaştı, ulaşıyor aracısız bu kalbin.
Lakin, geçilen güzel bir yoldun.
Acıtan, sancıtan,
Ama en nihayetinde, çocuklara has iyimser bu kalbi,
Kalıcı bir şekilde bana hatırlatan,
Beni aşka aşık eden adam.
Teşekkür ederim.
BAHÇESİ GENİŞ ADAMA SON BİRKAÇ SATIR
Nasıl geniş olabilir birinin yüreği?
Bir çocuğun iki kol arası kadar!
Ah sana ne demeli!
Kalbin geçilen yol olsun.
Ama sen de geç birilerinin bahçelerinden!
Geç ki sen de insansın…