Ve nihayetinde……….
Koca Istanbul, binlerce sokak, ellerde baglamalar, eksozu pis goturgecler, denizde dengesizce sallanan motorlar, Galata`nin telasli gezerleri, dik cihangire tutunmus eksotik tapinaklar ve mudavimleri, aksi vapur martilari, korkak sokak kopekleri, merakli, sevdali gezenti ortakoy iskalcileri, kacinci kez bogazi tepeden gecen otobus yolculari, bir kac Neyzadelerin Cankurtaran`daki ikametgahlari, husursuzluguna ilac Sultanahmet`i, Ayasofya`yi dolasanlari, sikintili otobus yolculari, her yana kufreden taksi, dolmus soforleri, minileri kesfeden Beyoglu lolitalari, herseye yabanci metal cafelerin mudavimleri, her seyi boslamis nargilecilerin fokurtulari, fasillarin gece soylentileri, bogazin dalgin baliklarinin sahil tutuculari, Galata`nin sapkali oltacilari, denizin ortasinda palazlanan Moda iskelesi, gaz yiyen sokak devrimcileri, edali ecnebi gezgin kizlari, kirolarin rus yatak arkadaslari, tophanenin bickin cingeneleri, cizirtili arap cigirtilari, feveran dogu agitlari, Bagdat`in kacak elitleri, Sultanbeyli`nin kayip culsuzlari, kiskanc bakislari ile ortunenleri.
Kolum hizasindakiler, yanimda sabah oturdugum dolmusun koltuklarindaki kisa misafirlestiklerim, gozumun ufkundakiler, aklimin ufkunda kaybolup gidenler.
Dedim ya! lutufkar nisada olmustum, er kiside olmustum. Dedim ya! ben onlar, onlarda ben olmustum.
Dedim ya! elimi kaldirsam vuranda ben olmustum, vurulanda ben olmustum. Dedim ya! etini yirtsam, canini yakanda ben olmustum, cani yananda.
Dedim ya! onlari yaratan bendim. Beni yaratan da onlar.
Adimlarim, uykularim, bakislarim degismiste, askim degismez mi. Askim degismezde beni kaplamaz mi. Kaplamisti ki oyle toptan asiktim. Cok daha asik. Kaybolmayan seytanlarimi ezen, kabulume yanasanlara tumden asik olacak kadar asik.
Aramaktan vazgecmistim. Aski, sevgiyi, sevdayi, kadini aramaktan pesine dusmekten. Yapabildigim tek sey acilmak, gelmeye niyetli ne varsa hepsine acmakti yuregimi. Yaradan bendim. Benim yaradanimda onlar. Kaybedende benim, kazananda. Aramadikca, actikca yuregimi, sozlerim hasisligini kaybettikce, yarattiklarima ulasip gerceklerin pesinde kostukca, asklarim beni buldu. Beni cok sevdiler. Ayni anda sevenimin cok oldugu da oldu. Ama ben farksiz hepsini sevdim. Dogudan geleni de sevdim, batisindan geleni de, daglisini da sevdim, deniz kokulusunu da. Istedigim neydi ki zaten, olum zilletine kadar sevmekten baska. Tenlerini paylasmadan, tenlerin zihrinde sakladiklarina ulasmaktan niyetle, acilardan kacmaktan sebepli gozlerinin sisinde bulabildigim, kaybolanlarini sevmistim. Cok sevebilmistim. Dokunmadan, soymadan hatta opusmeden sevebilir olmustum.
Kaybettiklerim de benimdi kazandiklarimda onlarin. Sasirdilar. Sevgiyi bilmeden yasamisliklarinin acisini cektiler. Gecmise uzulurken, gercekten sevgiye daldilar. Karsilikli saatlerce bakismanin anlamsizligininin anlamini, ezgilerde konusmadan kaybolmanin sessizligini, yaradani kalmayan agaclarin, yaradanla yarattigim, yapragin ritimsiz hisirtilarina bahsettigimiz huzurunda kaybolmanin sonsuzlugunu buldular. Bulamayanlar gittiler. Gidenler donduler. Gelenler mutlulugun icinde kayboldular. Yitemeyenler kactilar. Savusanlar geri sevdaya yoneldiler. Donenler karsiliksizligin, degersizliginin icinde olumsuzlugu yaradani ile yasadilar. Yasamayan kimse kalmadi. Ordan giden hic olmadi. Hepsi bende kaldi. Ben hepsinde kaldim. Aidiyatlarinin yikilmisliginda sarsilip, ozgurlesmenin keyfinden ayrilmadan, uzaklasmanin tadiyla gittiler. Gittiklerinde beni de goturduler hem de yerimde oturup dururken. Hepsini her daim dusundum. Hepside beni dusundu. Hepsi asigimdi. Hepsi de bana asikti. Ben onlarin yaradani onlarda benim yaradanimdi.
Belki tumden Istanbul ve yahut bir ben, hep bekledigime ulasmaktan amacli cabaladik mi bilemem. Bildigim tek, ne desem bos.
En nihayetinde, her sey, sonunda beni ona goturdu. Oda beni bilmedigim yerlere. Tum Istanbul Sultanahmet`te kismet yapmis, onume sermis, duymami niyetlenip bekliyormus. Zamani gelince kacinilmaz duramamis olmus, kemencenin tellerinden kanatlanip, melodilerde asili guzel bir sarki olarak kulaklarima dokunmustu.
Herdeniz bir marti, her omur bir tufan, her ruya bir uyku
Her nota bir sarki, her mezar bir olum, her agac bir kok
Her dag bir duman Her gunes dogacak bir kuytuluk
bulur ya kendine, bulur ya.
Kemencenin ninilarimi, melodinin agirligimi, aksamin kizilmaviligimi, gunun yorgunlugumu bilemem. O mu soyluyordu, yoksa o da mi dinliyordu hatirlamam. Neyi gordugumu anlatamam. Ne buldugumu da soylemem. Yuzunu tarif etmem. Guzel mi degil mi kafami yormam. Belki saclari kivircik belki degil, belki boydan uzun belki degil. Yanina yaklasinca oturup usulunde gozlerinin icinde kacirmadan kalinca, tepkisizce sicak sicak durmasi niyedir ilgilenmem.
Yaradana sormam, kendimi de onuda sorgulamam. Ordaydik. Oradaydik.
Herdeniz bir marti, her omur bir tufan, her ruya bir uyku
Soyluyordu, dinliyordu, caliyordu, mirildaniyordu, onlarca kez bikmadan tekrardan, tekrardan. Ve ellerine kavusunca dusunmeden, hizlicasindan, usuluncesinden onlarca kez soyledik, dinledik, caldik, mirildandik onlarca kez bikmadan tekrardan, tekrardan.
Her nota bir sarki, her mezar bir olum, her agac bir kok
Nerdeydik bize ne. Pek sadesinden bir aksamin altindaydik iste.
Her dag bir duman Her gunes dogacak bir kuytuluk
Bulur ya kendine, bulur ya.
Inatsizca, kaprissizce tanismadan dolastik. Birbirimize ait ne varsa sormadik. Yasadiklarimizi merak etmeden yasayacaklarimiza bakmak icin elime elini birakti. Ismini o gun sonraki gun merak bile etmedim. Oda benimkini sormadi. Isimsiz sevdamizin buyuklugune hayret ettik. Gunler belki haftalar sonra kaybetmeden vuslatin, sevismeden sarilip sabahlara ulasmanin hazzinda, sinirsiz, amacsiz, konusmalarin sonunda bir kahvaltinin toplanmamis masasinda birden bagirmistim sessizce. `Soyle hadi meraktan degil, gizemli kalmasin ne yasiyorsak artik. Soyle ki adinin bir onemi kalmasin.`
Sessizligin hukmunde ilk benim gozlerine kacirmadan baktigim gibi, usulunce gozlerini kacirmadan gozlerimin icine baktiktan cok az sonra.………………………… tam bu kadar sonra!
` Meryem ` dedi yuzunde anlatamayacagim bir ifade ile. Meryem. Zamani halki, ulusu varmiydi hic sormadim. Konustugu dili mi konusuyorduk onuda bilemedim. Belki onun konustugu dildeydik yada hic konusmuyorduk. Uyusmak, anlasmak istemedikten sonra konusmanin dilin varmiydi ki bir faydasi. Belki gozlerimizde geciyordu zamanimiz destanlar anlatarak bir bakista yada sarkilar soylerdik geceleri iki kolun ufacik bir hareketinde. Ama gitme zamani gelmedi aylarca. Ondan once de, sonrasinda da her kese asiktim. Kimiyle bir sure, kimiyle bir ayi gecgin, kimiyle haftalari bulmayacak kadardi askimiz. Bittiginden degil yada sikildigimizdan. Oyleydi. Kal desem kalirlardi. Yada onlar kal dese ben kalirdim koyunlarinda olunceye kadar. Ama yaradandim ben, onlarda benim yaradanim. Ne ben onlarindim nede onlar benim. Bir sarkida onlar Do notasi olmustu bir sabah, aksami ben Mi`nin en alttan kalin bir tinisi. Yasam sarkisinda yerimiz kalicimiydi ki. Gun dogarken onlarin notasinin olmasi gereken yer iki cizgi yukarda, benimki uc cizgi assagidaydi, sadece olan butun bundan ibaret degil miydi! Yaradanligim tumevarimdan misalli notalari melodiye, melodiyi sarkiya donusturmekten ibaret tum asklara tumden hakimdi. Simdi de git demeden, kal demeden, sormadan, izinlesmeden, dumduz askin icinde, yasamayi becerebiliyorduk. Tanrimin batinine ve ne idigu belirsizlerin zahirisine sacilmis alti bilmem kac milyar fani, daglari zapti eyleyen binleri geckin Alasigin, kaderimi uguldayan sayamadigim coklukta baykus ve dahasi bilakis yasayan ne varsa toplanmis, koca Istanbul`un gobeginde karsima sonsuz askimin bir parcasini koymustu.
`Meryem `
Bir gun anlastik ` Meryemle` Tanri doguda batida bir sey kalmadi!
Bir gun sordum ` Meryeme` Ne kadar doguda. Doner doner yine gelirsem ya buraya!
Bir gun cevapladi` Meryem ` Yaradan sensen dogunun sonunda batimi olur!
Bir gun dusundu ` Meryem ` Ruyanda bir gol gordun mu!
Bir gun dusundum ` Meryem ` gordum, gordum. Deniz gibi derya gibi cevresi acilardan orulmus. Suyu kan gibi.
Bir gun agladi ` Meryem ` Denizde, acida, kanda doguda
Bir gun bagirdim ` Meryem ` Denizi, golu ben yaratmadim. Denizdeki suyuda, dagdaki karida.
Bir gun soylendi ` Meryem ` sen neyi yarattin!
Bir gun soylendim ` Meryem ` Goldeki suyun rengine bakan canlarda mutlulugun hissini, daglarin karinda oynayan cocuklarin nesesini yarattim.
Bir gun kizdi ` Meryem`Sen aciyi, feryatlari, olumun son bakisindaki umutsuzlugudami yarattin.
Bir gun kizdim ` Meryem ` Bilmem,
Bir gun bakti ` Meryem`……….
Bir gun meraklandim ` Meryem ` Neden bakarsin boyle bana!
Bir gun aniden ` Meryem ` , Golu gordun mu tekrardan acilari ile diye soylendi,
Bir gun takatsizca ` Meryem `,Acilari topraga dusenleri, gaddarliklarin acimasizligini gordum,
Bir gun hirsla ` Meryem ` Sen mi yarattin, yeseren ufacik agacin fidanina bakipta dogan bakislarda ki umut gibi tum yikimlari da,
Bir gun isteksizce ` Meryeme ` bilmem dedim.
Bozuldu buyumuz. Suratsizca dolastik tasli, asfaltli sokaklardi. Konusmadan soruyor biliyorum. ` Bilmem ` ne demek. Her seyi yaradan her seye yuregini acan ben, umutlara sevdalara baglanan ben, asklara kopek olan ben, hic mi bilmem. Konusmadan, cevaplayamadan zaman duramadi, kalamadi gitti, bitti. Meryem………….. kaldi. Gitmesini istemeden kalmasini soylemeden belirsizlikte yitip tekrar siradanlikla gelen gunes ,ay, bulut gibi, bir gun gecti, bir gun kaldi. Ama suresizce hic gitmedi.
Sonra golu gordum bir gece yeniden. Bir sevda, bir hiddet, bir sevkat, bir ihanet bir cesaret le birlikte hem de. Sonra golu gordum. Suyunun hisirtisini, ustunde umudun dogusunu, topraginda ona ait olmayan kanin akisini. Ve sonra erbanelerin sallanisini, daholarin gurultulerini ve yuzlerde dengbeji binlerce yerde gordum.
Gordugumu soyledim. Soyledigimi dinledi. Dinleyince gulmedi ama gulumsedi.
Sen yarattin dedi. Hepsini………… sevdayida, hiddetide, acilarida, durmayacak dogumlari degil ama cocugunu goren ananin bir kez duyumsayacagi bilgeligini ve senden yaratildi, mezarini bulmadan olumu kabul edemeyen karilarin, er hasretlerini.
Kalk dedim. Izlemeden ne yapacagini, def oldum kapidan disariya. Yuzune bakamadan ciktim…………………Ciktim. Bakmadim, umutlenmedim, sadece duydum…..Pesimden durmadi cikti,……………. geldi yanima kosarcasana, yetisemiyecek kadar heyecaniyla hem de. Esyam olmadan, capulum, cantam olmadan, bindim dustum uzun yola. Ne bulursam onunda, bekletmeyecek ne varsa acelesinden degil de icime ne estiyse onunla gittim, uctum, surdum, bindim. Kacamiyacagim yarattiklarimla kaynayan sessiz golun yayildigi yorelerine vardim.
Uzun hikayenin baslayip giden yerlerinde bir yerler. Devami bilakis omur kadar var.