Tombul güvercinler hiç takla atamazdı o zamanlar.
Ağaç gölgesinde yan yatırılan bisiklet vakitleri
Güneş tepede kurşun sıkar
Mersin de güneşin kurşunları vardır. Sıkar.
Sonra ütüsüz bir çarşaf gibi kırışık deniz
Kıpırdaşır göğsünde torosların
Biz tam da oraya işte çatısız evler kurmuşuz.
Mersin gibi güzel şey azdır benim için
Tersim sakattır.
Etim sıcak! O bir akdeniz hatırası
İçim sıcak
Aşure kazanı gibi kaynayan 21 gramlık günah
Cama üflenen ruh gibi
En iyi yapan usta şimdi Beykoz’da
Bir kaçak çay ile dudaklarını uyuşturmakla meşgul.
Ya bu yara açan etin ortasında
Kesiklerin sahibi ince çığlığın tiz saçlı kadını
Bunu kimin suyunda yıkamalı da asmalı
İpine çamaşırın
Ki damlatsın çilesini renginden olan toprağa
Saçlarında ezilen tütünlerin o sarı kokusu
Tütsün de tütsün.
Lakin biz soğumuş cama şekil verenleriz
Yeter ki gönül güzele düşmeye görsün.
Ben böyle iyiyim aslında
Söyle onlara bana dokunmasınlar
Sen dokun bir tek.
Sen ki en mavi saatisin günün
Açığınla koyunla en mavisi
Rabbim ne olur beni baştan sevsin
Rabbim unutma bu gün kadir gecesi.
Amin!