Yağmur yağmaya başlamıştı
Soğuk bir kış akşamı
Kaldırımlardan ince ince su damlacıkları akıyordu
Bir adam yavaş adımlarla, başı önde ilerliyordu
Güzel bir müzik duyuluyordu uzaklardan
Bulutlar şehrin üstünü kapatıyordu
Sokağın bittiği yerde bir çocuk belirdi
Kirli ayakkabılarıyla yerde duran gazoz şişesine vuruyor ve garip sesler çıkarıyordu
Annesi koşarak geldi yanına
Bir tokat sesi duyuldu
Yağmur ıslak sokaklarda akıp gidiyor
Bulutlar şehre hüzün katıyordu
Denize doğru çevirdim başımı
Sinirli bir şekilde dalgalar birbirine çarpıyordu
Sonra bir insan sesiyle uyandım uykumdan
Dalgın dalgın bakıyordum odamın içine
Evin altında bir sarhoş bağırıyordu boş bir sokağa doğru
“Melahat seni seviyorum, öldürürüm kendimi, geri dön”
Halbuki ortalıkta ne Melahat vardı ne de Nelahat
Biraz da bu adamdan kaynaklanarak sinirli kalktım sabaha
Saat sabahın yedisiydi. Hayır hayır yedi buçuğuydu
Ayaklarımın buz gibi yandığını hissettim
Cumartesi bugün, klasik bir şekilde söylemek gerekirse; günlerden cumartesiydi.
Böcek gibi uyanmak isterdim sabaha veya bir dinazor gibi
Veya Bir Kafka gibi veya bir ölü gibi
İnsan hep böyle mi olur yapacağı bir işi olmayınca
Yaşamam için bir nedenim olduğuna inandırmaya çalıştım kendimi
En zoru da işte budur
Sabah aç mideme, zayıf bünyeme sigara yaktım
Artık çürümeye gidiyordum bu evde
Üstümde kara bir böcek belirdi. Aman Tanrım! Bu da nedir?
O an bir duygu geldi kapımdan içeri
Pencereye yaklaşıp o pis perdeyi açmaya çalıştım
Işığa ihtiyacım vardı yaşamak için
Güneşi göremiyordum, hay aksi!
Sigaram sönüyordu, saat ise tık tık ilerliyordu
Ne gariptir bu saat
Ölümümü saate bakarak takip edebilirim aslında
Zaman geçiyor
Nefret ederim zamanın ileri gitmesinden
Büyümek her defasında öldürür beni
Ve artık eskisi gibi olmayan şeyler
Çürütür insanı bu değişen şeyler
Ne zaman bu hale geldim, ne zaman bu anlaşılmaz hale geldim?
En son ne zaman kahvaltı yaptım, en son ne zaman bir kadınla seviştim?
En son ne zaman dışarı çıktım, ne zaman ağladığım?
Ne zaman gülmüştüm?
Ne zaman tüylerim diken diken olmuştu?
Ne zamandı, o günler ne zamandı?
Aaaah yine duygusallığım ortaya çıktı
İğreniyorum kendimden
Geri kalıyorum her şeyden
İnsanlar nerde , ben nerdeyim ?
Sahi bu insanlar nerde ?Bu şık giyimli yabancı insanlar?
Ben mi farklı hayatta yaşıyorum, yoksa onlar mı?
Ben mi doğruyum yoksa onlar mı?
Sahi bu insanlar nerede? Şık giyimli yabancı insanlar, kalabalık olanlar
Aman canım nerede olucaklar tabii ki dışarıdalar
Hoş, herkes benim gibi işsiz ve sefil değil ya!
Elbet mühim işleri vardır onların! Arkadaşları vardır onların ve aileleri
Işığı bol olan yerlerde otururlar
Ve kendilerini her zaman “En güzeli, en iyisi benim!” diye göstermeye çalışırlar
Ve ben garipserim onları
Dünyada herkes onlar gibi değil ki .
Elbet benim gibiler de vardır, yok olamaz vardırlar
Sahi bu insanlar nerede? Bu pis giyinen, evden çıkmayan, sefil olanlar
Ve ben, ben nerdeyim?
Soğuk bir gecede hangi sokak lambasının altındayım
Güneş insanlara acı acı gülerken ben hangi duvarın arkasındayım
Bir dilenci,”ŞIK GİYİMLİ OLANLAR”dan
Çocuğu hasta olduğu için para istediğinde ben neredeyim?
Sabah gözelerini mutlulukla açan bir bebeğin olduğu,
Annesi öldüğü için ağlayan bir çocuğun olduğu bu hayatta ben neredeyim?
Bir adamın yüzü kızardığında, utanan bir insan olduğunda
Acı çeken biri olduğu zaman ben nerede oluyorum?