Bir kadının ovalı yıllar geçmişti üzerinden şu masayı
Sanki seline kapılmış bir ağaç aydınlığın
yudum yudum ilerlemekte şehrin karanlığına
Yine de bir kadın uzanmıştı boylu boyunca oraya,
bir masaya, şehrin karanlığına
Beyaz…
Orda sen olmak vardı sonuna kadar
.
Satırlar kadar incelticiydi, doğrayıcıydı mısran
mısraların..
Kovalayan bir de acıydı saksafonlar
Tatlı tatlı gülüşen tropik inanışları
Kabusların oluyordu gündüzler ve mesela matematikler
bilirim işte bilirsin kabusun olurdu senin
Bir rüya uyanmıştı fikrimce bepbeyaz
beyaz…
Orda hala sen olmak vardı sonuna kadar
.
Neden savaşıyor bunca dalga resmedercesine onu resmedenleri?
Öykünen mi yoksa aynalaşan mı dalgalar?
ve uzun uzadıya karmaşıklaşan mısralar
Anlamazdın belki hiç ama ve sen gülünce…
orda bir gül açıyordu soylu soyunca
Beyaz
İşte orda katiyen sen olmak vardı sonuna kadar
.
Karardıkça daha çok kararan tenin,
esmerce tenin
Şöylelemesine bir oval ışıktı gönlüme
Kosovalı bir de gelin vardı odalarda
bir de köylerde;
bir kova lirik metni dökerek taşıyan çocuk…küçük çocuk
Acaba bir beyaz Afrika mı doğuyordu oraya adım adım
işte ancak ve ancak sen olmak lazımdı orda sonuna kadar
Beyaz…
Halil Demir