Bir kayboluş, yok oluşun üzerinde dimdik duran bir varoluş… Kısa düşüncelerin içinden çıkan, uzun mu uzun hayaller. Bir yandan umutları köreltmek için çabalayan zatlar… Yani bembeyaz hayallerin karşısında simsiyah kinler, egolar, yalanlar, hırslar, bencillikler, çıkarlar ve daha siyahı anlatamayacak o kara sayfa ve rüyaların kötüleri …
Yaşam ise Beyaz ve Siyahın Bir Dramı … Bir kısmımız beyazların içinde düşler kurarken, kimisi ise siyahların altından beyazı karalamaya çalışıyor. Başarıyor mu? Maalesef evet. Nedeni ise beyaz ve siyah kıyasıya birbirini alt etmek için savaşırken, biz yani ortada kalan grilerin temsilcileri, sessiz sinemanın izleyicileri olmaya mahkum kalıyoruz ister istemez. Bu sinemada sistemin bir piramidini oluşturmuşlar. En üsttekiler yönetmen, yapımcılar. Oyuncular ise biz değiliz. Evet biz değiliz, bizler sadece o sinemayı seyredemeyecek kadar parasız, gururlu, mutlu, umutlu ya da grinin siyahında yer alan zengin egolu, kendini mutlu zannedenleriz …
Öyle bir hal aldı ki bu durum insan, insandan kaçmaya başladı. İnsan, insanı mahkum etmeye, elindeki özgürlüğü almaya başladı. Öyle bir duruma düştük ki insan, insanı kırmaya, yok etmeye başladı. Telafisi yok bu durumun. Ne de geri dönüşü! Siyah bulutların kapladığı bir dönence hapsetmiş olabilir bizi, tabi polyannacılık oynamıyor isek eğer …
Her geçen saatte dökülen damlaları ve kanları saymaya başladı sinemanın acımasız biletçisi. Hep o sinemayı izleyebilmek için bir birinin sevinçlerini, hayatlarını ve umutlarını satanlar yüzünden. Kimi bu duruma lanet okuyor, kimi dönenceyi durdurmak istiyor, kimi ise benim gibi egolarını şişirmek yerine atmak istiyor bir kenara. Ama egonun şişeceği yerde göz torbalarımız şişmeye devam ediyor. Hep içimizdeki çocuğu öldürenler yüzünden …
Zamandan bir nebze de olsa çocukluğumu çalmak istiyorum, ya da umudumu sırf dünyaya yaymak için. Fakat hepsi bir ütopyanın oyunu imiş haberim yok. Zaten haberleri takip etmeyi bıraktım, ne zaman her insandan iyi ve sevgi için savaşacağım sözünü alana dek ….
Hayat kısa, kuşlar uçuyor; uçmayanları ise vuruyorlar artık …