Delirmek ne güzel şey. Nedenini soramazlar. Anlamaya çalışıyormuş gibi yapamazlar yapsalar da anlamazsın. Midem bulanıyor sahteliklerden , kusamıyorum da . Şu iki parmağım olmasa içimde büyüyecek sanki bu çöplük. Kendimle konuşuyorum sürekli, başkası değil kendim. Evet cidden ondan bile iğreniyorum bazen. Ses tellerim kopana kadar bağırmak istiyorum sonra ya anlamaya çalışırlarsa diye korkuyorum , susuyorum. Ve yine kafamdakiyle koyu sohbetlere başlıyoruz . Hiç susmuyor bazen kafamı duvarlara vurasım geliyor.Bir türkü açtım şimdi bir tane de sigara yaktım belki ağlarım diye . Önceden ağlardım az da olsa geçerdi . Artık geçmiyor.Artık ağlayamıyorum. İçimde dolaşan kanı hissediyorum sanki. O kadar ilgiliz ki benle . Çıldırıcam.. Yığılmak istiyorum , olmuyor ayakta kalıyorum. Yaşayamayacak kadar zayıf ölemeyecek kadar güçlüyüm. İşte her şey bu yüzden . Üzgünüm . Yok üzgün olmak değil bu . Bilmiyorum.. Belki de biliyorum. Savaşıyorum hem de kendimle. Kitaplardan , yazılardan , ezberlenmiş cümlelerden alıntı yapmayacağım burda kendinle savaşırsan her koşulda kaybedersin falan demeyeceğim çünkü bir şeyler kazanmak gibi bir derdim yok. Savaşıyorum işte bir yanım menekşe kokulu bir bahçe bir yanımda olabildiğince karanlık bir gökyüzü . Yürü diyorum kendime araf en kötüsü sonra korkuyorum karanlıktan . Belki de orada ki o ufacık beyaz ışık menekşelere çıkıyordur. Belki de sadece karanlığa alışmış gözlerim yanılıyordur. Neyse demiştim ya ben pek bir şey bilmiyorum. Menekşeler de kokmazmış zaten . O yüzden duymuyorum kokularını o yüzden kalkamıyorum yerimden . Biri menekşelere kokularını geri verse ya . Çünkü öyle güzel şeyler hayat kokmalılar..