Pazar günleri yaktığım izmaritler
Kefaretini ödeyemezken parmaklarımda
Yüzümü kamaştıran sesini yüklendim
Yüklendim ve durdum,durdum,durdum…
Nasıl ıslanmıyorsa yağmur
Olmadı yanaklarımda gamzen
Ki aynı güneşti ısıtan denizi ve çölü ve sesini
İskelet asılmayan günlerin özlemiyle yankılanırdı yüzüm
Ve onun özlemiyle susardı yapraklar
Bir harf,bir kelime,bir sesti taşınan sırtlarda
'işte,işte gömüldü!'diyecek kadar.
Kavrulmuş gözleriyle koşuyorken çocuklar
Henüz ulaşamadıkları terkedilmiş yaşlarına
Ateş bilip küllenmiş toprağı
Öpseydi avuçlarımdan müjdelenmiş dudaklarıyla
Ayna olmaz mıydım sesine?
Ve en geç kalmış sesimi takınsam
Tekrar ve tekrar yükselir miydi parmak uçlarında
Bırakıp sağaltımına keşkelerin?