2 Şubat gecesi, herhangi bir yıl…
“ne kadar içersen iç sadece başın döner, giden dönmez”
Ben Bülent’in uzattığı sigaradan iki nefes çektim ve her şey bir anda yavaşlamaya başlamıştı.
Gözkapaklarım ağırlaştı, odayı aydınlatan zayıf lambanın ışığından çizgiler çıkmaya başlamıştı. Bu arada harektlerimin iyice zayıfladığını fark ettim. Başımı yavaş çekimde köşede yatmakta olan Ahmet’e doğru çevirdim. Kendinden geçmişti, daha sonra Bülent’e baktım, sarılı sigara elinde yırtık kanepenin üzerine uzanmıştı. Ben bu arada kendimi toparlamaya çalıştım, hatta ayağa kalkmayı denedim ama kalkamadım. Resmen uyuşmuştum, diğerleri gibi. Derken bir anda kapı çaldı, irkildim ama ötekilerde herhangi bir hareket belirtisi yoktu, ceset gibiydiler. Duvara tutunarak kapıya yanştım, açtım. Ve karşımda tanıdık bir yüzü gördüm, yan komuşumuz, polis abimin en yakın arkadaşı mustafa abi. Direk gülerek konuşmaya başladı, lakin onun da kafası güzeldi:
-Hacııı hayırdır adamım, senin ne işin var burada?
-Mustafa abi??
-Abim sen ne arıyorsun burada?
-Abi bildiğin gibi değil valla, illa Ahmet tutturdu gelelim diye, yoksa hiç gelmeyecektim. Bak abim duymasın ağzıma şıçar.
-abim benim merak etme, abin duysa benim de ağzıma sıçar zaten, hahaha!
-Mustafa abi sen iyi misin?
-Offf hem de nasıl, kafa trilyon dolarlık, hahahaha!!! Abim bırak beni de geçeyim içeri…
Kapıdan çekildim ve Mustafa abi içeri girdi. Zar zor sallana sallana kendini odada bulunan, hafiften göçmüş koltuğa attı. Bu arada benim üzerimdeki ağırlık hissi hafiften mide bukantısına dönmüştü. Kapıyı açmamla beraber içeri vuran soğuk hava beni çarptı. Zaten alkollüydüm de, üzerine bir de diğer maddenin etkisi eklenince iyice bünyem kafayı yemişti. Kusacak gibi oldum, evin içindeki leşten daha beter olan tuvalete koştum. Kusmaya çalışırken bir yandan da Mustafa abinin konuşmalarını duyuyordum, Bülent ve Ahmet’e sesleniyordu, fakat hiçbir cevap alamıyordu:
-hişşş, alooo, lan size noldu böyle, hahaha… Alooo size diyorum laaan!!! Ama ben size demiştim, malı fazla koymayın içine diye, çarpar demiştim. Gördünüz ebenizinkini!! Hahaha…
Bir anlık sessizlikten sonra, odadan kusma sesleri gelmeye başladı. Tuvaletten içeriye geçtiğimde Ahmet kendini kaybetmiş şekilde kusuyordu, hatta kusmukların içinde yüzüyordu desem daha doğru olacaktı. Ben yüzümü yıkamıştım, hafiften kendime gelir gibi oldum, ama Bülent’ten hiçbir ses yoktu hala. Mustafa abiyse gülerek bana konuşuyordu:
-Hacııı, abim gördün mü, bu bokun şakası yok, ama demiştim ben onlara.
-abi biz Ahmet’le içki de içtik aslında. Büyük ihtimalle ondandır.
-Neeee!!! Abim siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, ikisi bir arada olmaz!!!
Mustafa abi bir an duraksadı, sonra devam etti:
-Abim sen sigara içmiyorsun, hayırdır sen takılıyorsun da bizim mi haberimiz yok?
-Mustafa abi, valla ilk defa oldu, illa ısrar etti bu pezevenk, gel bir alem yapalım diye. Yoksa ne işim var benim böyle şeylerle…
-Abim zaten öyle bir durumun olsa, yani bu şeyi kullanmak gibi, illa ki benim haberim olurdu. Artık ben yapıyorum bu işi zaten… Baba oldum, hahaha….
-Nasıl yani abi?
-Abim benim, kaç defa daha salak saçma işlerle uğraşacağız, zaten kafamda vardı, bir risk alıp başladım bu işe.
Bu esnada artık Ahmet kusmayı bitirmiş hafiften kendine gelmişti. Sayıklamaya başladı :
-Vay anasını s….im. Ben böyle aşkın ızdırabını da, içkiyi de, malı da, o kızın babasını da…
Mustafa abi araya girdi:
-Ooo aşık romeo, kendine geldin demek, geç içeri lavaboya da elini yüzünü bir yıka. Leş gibisin. Sana bir daha mal vermeyeceğim eğer bir daha böyle yakalarsam seni!!!
Ahmet devam etti:
-Malına da koyum, ona da koyum, size de koyum, bu nasıl bir ızdıraptır bee…
Araya ben girdim:
-Mustafa abi, biliyorsun herhalde Ahmet’in sevgilisinin babasıyla araları biraz sıkıntılı, malum Ahmet’in ailesini pek sevmez, bugün de biz mangal yakıp içmeye başlamadan önce kavga ettiler fena. Herhalde bu sefer cidden ayrıldılar. İdare et be abi…
Mustafa kaldığı yerden devam etti:
-Bakın onu bunu anlamam, ben bu işe yeni başladım, biraz para kazanmaya da başladık, senin arkadaşın bugün burada böyle kendini kaybeder, yarın başka yerde aynısını yapar, sonra hem kendini hem de benim başımı yakar. Şunu unutmayın, ne kadar içerseniz için sadece başınız döner, giden geri dönmez…
Gerçekten de çok da uzun olmayan bir zaman sonra Ahmet kendini ucundan azıcık şekilde yakacaktı. Ve Mustafa abinin bu işle de alakası olacaktı.
Devamı gelecek.