Bazen kelimeler yazılacak zamanı bekler..
Bazen en yakın zannettikleriniz bir uzak köyde ki bir uzak aile kadar uzak, ama yakın olurlar bir o kadarda.Mutluluk çetrefilli ve taşlı bir yoldu,her defasında ayağıma takılan.Lakin her taşı kaldırıp attıkça gönlüme takılanlar çoğaldı.
Kendi kanından olan yakıyorsa canını şimdi bir câmi bombalanır,ya da bir kilise yakılır ya da eski Yunan Kütüphanesi.Hani bunlar kadar ağırdır bunlar kadar ağır ve sancılıdır o can yakış.
Sol tarafıma emanet edilmiş hayatımın uykusu.Kırık yanımda unutulmuş çocukluğumun kuytusu.
Ant içtiğim hayallerde gezinen uğursuz kara kediler…
Geceler kara kedilerin karalığıyla eşdeğerse eğer; uğursuz değil midir siyahın karaya çalışı?
Kaç üzüm kurusu karalığını akıttım kalemimin ucundan bilmiyorum,mürekkep kokusu küçüklüğümde ki kırtasiyelerin camdan saydam raflarında ki soğuk lakin bir o kadar vefakar olanıydı.
Küçüklüğüme biçilmiş onca kaftan arasından azimle yükselen ben ve benim çöken değersizliğim.
Kaç değersiz okuyor şuan bunu bilmiyorum zaten okunsun diye de yazmıyorum.Bir şeyleri bir şeyler olsun diye yaparsanız yapamazsınız .
Ne zaman ki olmasın dersiniz olur.Hayat böyledir biliriz hep biliriz…
Şaşırtıcı ,acıtan,lakin yaşatan…
Bir anlık hevesle koşup aldığım kırmızı rugan ayakkabılarım gibiydi edebiyat;
dıştan bakıldığında parlak değerli gösterişli lakin bir o kadar sönük ve sancılı.
Dediklerimi duysaydı eğer Servet-i Fünuncular , Ziya Paşalar ya da Namık kemaller üzerime en büyük eleştirilerini yazar beni dönemden silip, çürük bir elmanın ilhamında yaşamaya mahkum ederlerdi.
Haklı da olurlardı vesselam.
Biliriz hep biliriz bir şarkının arasına sıkışmış anılara yüklediğimiz anlamların çocukluğu,biz hep biliriz popüler bir yazarın kocaman harflerle AŞK diye imza atarak yazdığı kitabının aslında ne yavan olduğunu.
Çünkü bilirim,bilirsiniz ki aşk pembe bir kitap kapağına mahkum edilecek kadar eksik ve somut değildir!
Aşk yücedir,yüce olanlar pembe değildir,bu yüzdendir asilliğin mor renkle anlatılması.
Masa üzerine bırakılmış yazılmayı bekleyen eksik bir manzum öykü gibiydi gözlerin,
Ne zaman oyma bir masanın sandalyesine otursa bacaklarım ,ellerim kaleme uzanır ellerim sana uzanır ,sözcüklerim dudaklarına ,dudaklarının azizliğine,
Zaten bellidir hep bellidir kimin ne olacağı eğer sebepsiz yere hayatımın şarkısı “destina” olduysa o zamandan bellidir,
benim aşka aşık bir kız çocuğu olup çokça canıma kıyılacağı.
KADER KİBAR